Güncel

"108.direniş haftasında işimizi geri istiyoruz demek için Kadıköy’deyiz"

Bugün İstanbul KESK şubeler platformu Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen üyeleriyle, Kadıköy Süreyya Operası önünde bir basın açıklaması yaptı.

17 Mart 2019 Saat: 23:04
"108.direniş haftasında işimizi geri istiyoruz demek için Kadıköy’deyiz"
"108.direniş haftasında işimizi geri istiyoruz demek için Kadıköy’deyiz"

Necdet ÖZSAYGIN

İstanbul KESK Şubeler Platformu tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:

"15 Temmuz’da yapılan darbe girişimi her şeyden önce ezilenlerin emekçilerin ülkemizde on yıllardır büyük bedeller ödeyerek elde ettikleri demokratik kazanımlara yönelik gerçekleştirilmiştir.20 Temmuz sivil darbesi sonrası OHAL kararnameleri ile de OHAL döneminde bile askıya alınamayacak olan ve anayasanın 15.maddesinde güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler çiğnenmiş, darbe girişimi her tür anti demokratik uygulamanın bahanesi haline getirilmiştir.

Sadece darbe girişimi ile ilgili olarak sınırlı süre için tedbirler alınması gereken düzenlemeler yerine Türkiye’nin siyasal toplumsal yapısını değiştirmeye dönük kalıcı düzenlemeler KHK’lar eliyle yapılmıştır. Şimdi de Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapılmaktadır. OHAL’in sadece adı kalkmış ruhu ve uygulamaları korunmuştur.

OHAL KHK’leri ile 135 bini aşkın kişi fişleme, müdür-kurum kanaati, sosyal medya paylaşımları,sosyal çevre soruşturması,sendika üyeliği, banka hesabı vb. gibi normal koşullarda asla suç olmayan gerekçelerle kamudan ihraç edilmiş, hukukun temel ilkeleri ayaklar altına alınmıştır.İşinden ekmeğinden edilen üyelerimiz bu hukuksuzluğu kabul etmedi ve tekrar işe dönene kadar KESK öncülüğünde direnişe geçti.72 hafta İstanbul’un 3 meydanında haftada 4 gün oturma eylemleri şeklinde devam eden direniş eylemleri daha sonra her hafta cumartesi günü İstanbul’un değişik meydanlarında yapılan basın açıklamaları ile sürdürülmektedir.Bu hafta 108.direniş haftasında işimizi geri istiyoruz demek için Kadıköy’deyiz.

KHK’lar ile gerçekleştirilen ihraç işlemiyle genel hukuk değerleri ve ulusal mevzuat gereğince tanınan haklar yok sayılmıştır. İçerde ve dışarda gelen eleştirilere karşı oyalamaya dönük hiçbir hukuki dayanağı olmayan OHAL işlemleri inceleme komisyonu kurulmuştur. OHAL işlemlerini inceleme komisyonunun hukuk sistemi içerisinde bir tarifi bulunmamaktadır. Komisyon Türkiye’nin hukuk sistemi içinde mevzuatça belirlenmiş bir yargı mercii değildir.Bu durum yasalara ve anayasaya yargısal işleyişe açıkça aykırıdır.OHAL inceleme komisyonuna başvuran kamu emekçileri ne ile suçlandıklarını bilmemektedir.Komisyonun kendisi de kurulduğu ve başvuru almaya başladığı andan itibaren ne sebeple ihraçların gerçekleştiğine yada başvuruların hangi şartlarda kabul veya ret edileceğine ilişkin başvuruculara herhangi bir bildirim yapmamaktadır.

OHAL komisyonunun kendisini mahkemelerin yerine koyarak karar vermesi hukuksuzdur ve bu şekilde verilen kararların kabul edilmesi mümkün değildir. Hukuki niteliği tartışmalı olan OHAL komisyonunun Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal kurumları olan mahkemeleri yok sayarak karar vermesi açık bir anayasal ihlaldir ve suçtur.Hakkında suça bulaştığı iddia edilen kamu görevlileri ile ilgili tüm hukuki işlemler kendisini mahkemelerin yerine koyan OHAL Komisyonunca değil,mevcut hukuk sistemi içinde yer alan mahkemeler aracılığı ile yürütülmelidir.Komisyonun kararlarında da sabit olduğu üzere KESK’lilerin ihraçlarının ana nedeni anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan sendikal eylem ve etkinliklere katılmalarıdır.Demokrasinin işlediği bir yerde temel hak ve özgürlüklerin kullanımı bırakın ihraç edilme gerekçesi olmayı,soruşturma konusu bile yapılamaz.

KESK olarak, hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alarak intikam hırsıyla KHK listelerini oluşturanların ve hazırlanmasına katkı sunanların peşini bırakmayacağız. Hukuki,fiili,meşru mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.İhraç edilen tüm üyelerimiz tekrar işlerine dönene kadar mücadelemizi kesintisiz devam ettireceğiz ve mutlaka kazanacağız.Herkes için eşit adil barış içinde bir ülke yaratma azmimizden asla vazgeçmeyeceğiz.

İki gün önce Yeni Zelanda’da camiye düzenlenen saldırıda 49 kişinin öldüğü 48 kişinin yaralandığı haberi tüm dünyada yankılandı. Faşizm bu seferde Yeni Zelanda da 49 dünya vatandaşının canını aldı.10 Ekim’de aramızdan 103 kişiyi alan zihniyet dünyanın çeşitli yerlerinde çeşitli isimlerle can almaya devam ediyor.Bizim açımızdan bu zihniyetin ismi tektir ve faşizmdir.Şubeler platformu olarak yapılan saldırıyı şiddetle kınıyoruz.Faşizm ve soykırım 2 gün önce Yeni Zelanda da 31 yıl önce Halepçe’de ve Beyazıt’da bu gün katliamlar düzenledi.Binlerce onlarca insanımızı aramızda aldı. Halepçe ve Beyazıt katliamları da Yeni Zelanda gibi hafızamızda tazeliğini koruyor ve lanetliyoruz. Faşizme karşı mücadelemizi kesintisiz devam ettireceğimizi bir kez daha duyuruyoruz.

Sizleri de bu mücadelede bizlere omuz vermeye davet ediyoruz. Birlikte kazanabiliriz ve unutmayın haklı olan mutlaka kazanır.”

İstanbul KESK Şubeler Platformu tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:

15 Temmuz’da yapılan darbe girişimi her şeyden önce ezilenlerin emekçilerin ülkemizde on yıllardır büyük bedeller ödeyerek elde ettikleri demokratik kazanımlara yönelik gerçekleştirilmiştir.20 Temmuz sivil darbesi sonrası OHAL kararnameleri ile de OHAL döneminde bile askıya alınamayacak olan ve anayasanın 15.maddesinde güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler çiğnenmiş, darbe girişimi her tür anti demokratik uygulamanın bahanesi haline getirilmiştir.

Sadece darbe girişimi ile ilgili olarak sınırlı süre için tedbirler alınması gereken düzenlemeler yerine Türkiye’nin siyasal toplumsal yapısını değiştirmeye dönük kalıcı düzenlemeler KHK’lar eliyle yapılmıştır. Şimdi de Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapılmaktadır. OHAL’in sadece adı kalkmış ruhu ve uygulamaları korunmuştur.

OHAL KHK’leri ile 135 bini aşkın kişi fişleme, müdür-kurum kanaati, sosyal medya paylaşımları,sosyal çevre soruşturması,sendika üyeliği, banka hesabı vb. gibi normal koşullarda asla suç olmayan gerekçelerle kamudan ihraç edilmiş, hukukun temel ilkeleri ayaklar altına alınmıştır.İşinden ekmeğinden edilen üyelerimiz bu hukuksuzluğu kabul etmedi ve tekrar işe dönene kadar KESK öncülüğünde direnişe geçti.72 hafta İstanbul’un 3 meydanında haftada 4 gün oturma eylemleri şeklinde devam eden direniş eylemleri daha sonra her hafta cumartesi günü İstanbul’un değişik meydanlarında yapılan basın açıklamaları ile sürdürülmektedir.Bu hafta 108.direniş haftasında işimizi geri istiyoruz demek için Kadıköy’deyiz.

KHK’lar ile gerçekleştirilen ihraç işlemiyle genel hukuk değerleri ve ulusal mevzuat gereğince tanınan haklar yok sayılmıştır. İçerde ve dışarda gelen eleştirilere karşı oyalamaya dönük hiçbir hukuki dayanağı olmayan OHAL işlemleri inceleme komisyonu kurulmuştur. OHAL işlemlerini inceleme komisyonunun hukuk sistemi içerisinde bir tarifi bulunmamaktadır. Komisyon Türkiye’nin hukuk sistemi içinde mevzuatça belirlenmiş bir yargı mercii değildir.Bu durum yasalara ve anayasaya yargısal işleyişe açıkça aykırıdır.OHAL inceleme komisyonuna başvuran kamu emekçileri ne ile suçlandıklarını bilmemektedir.Komisyonun kendisi de kurulduğu ve başvuru almaya başladığı andan itibaren ne sebeple ihraçların gerçekleştiğine yada başvuruların hangi şartlarda kabul veya ret edileceğine ilişkin başvuruculara herhangi bir bildirim yapmamaktadır.

OHAL komisyonunun kendisini mahkemelerin yerine koyarak karar vermesi hukuksuzdur ve bu şekilde verilen kararların kabul edilmesi mümkün değildir. Hukuki niteliği tartışmalı olan OHAL komisyonunun Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal kurumları olan mahkemeleri yok sayarak karar vermesi açık bir anayasal ihlaldir ve suçtur.Hakkında suça bulaştığı iddia edilen kamu görevlileri ile ilgili tüm hukuki işlemler kendisini mahkemelerin yerine koyan OHAL Komisyonunca değil,mevcut hukuk sistemi içinde yer alan mahkemeler aracılığı ile yürütülmelidir.Komisyonun kararlarında da sabit olduğu üzere KESK’lilerin ihraçlarının ana nedeni anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan sendikal eylem ve etkinliklere katılmalarıdır.Demokrasinin işlediği bir yerde temel hak ve özgürlüklerin kullanımı bırakın ihraç edilme gerekçesi olmayı,soruşturma konusu bile yapılamaz.

KESK olarak, hukukun en temel ilkelerini ayaklar altına alarak intikam hırsıyla KHK listelerini oluşturanların ve hazırlanmasına katkı sunanların peşini bırakmayacağız. Hukuki,fiili,meşru mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.İhraç edilen tüm üyelerimiz tekrar işlerine dönene kadar mücadelemizi kesintisiz devam ettireceğiz ve mutlaka kazanacağız.Herkes için eşit adil barış içinde bir ülke yaratma azmimizden asla vazgeçmeyeceğiz.

İki gün önce Yeni Zelanda’da camiye düzenlenen saldırıda 49 kişinin öldüğü 48 kişinin yaralandığı haberi tüm dünyada yankılandı. Faşizm bu seferde Yeni Zelanda da 49 dünya vatandaşının canını aldı.10 Ekim’de aramızdan 103 kişiyi alan zihniyet dünyanın çeşitli yerlerinde çeşitli isimlerle can almaya devam ediyor.Bizim açımızdan bu zihniyetin ismi tektir ve faşizmdir.Şubeler platformu olarak yapılan saldırıyı şiddetle kınıyoruz.Faşizm ve soykırım 2 gün önce Yeni Zelanda da 31 yıl önce Halepçe’de ve Beyazıt’da bu gün katliamlar düzenledi.Binlerce onlarca insanımızı aramızda aldı. Halepçe ve Beyazıt katliamları da Yeni Zelanda gibi hafızamızda tazeliğini koruyor ve lanetliyoruz. Faşizme karşı mücadelemizi kesintisiz devam ettireceğimizi bir kez daha duyuruyoruz.

Sizleri de bu mücadelede bizlere omuz vermeye davet ediyoruz. Birlikte kazanabiliriz ve unutmayın haklı olan mutlaka kazanır.”

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız