Güncel

ÇHD Öğrenci Komisyonu: Mücadelemize devam edeceğiz; avukatlık yapmak istiyoruz!

ÇHD Öğrenci Komisyonu, Adalet Bakanlığı tarafından ruhsatı askıya alınan Mükerrem Karakurt'a yönelik hak ihlaline ilişkin basın toplantısı düzenledi

16 Aralık 2018 Saat: 23:52
ÇHD Öğrenci Komisyonu: Mücadelemize devam edeceğiz; avukatlık yapmak istiyoruz!
ÇHD Öğrenci Komisyonu: Mücadelemize devam edeceğiz; avukatlık yapmak istiyoruz!

ÇHD Öğrenci Komisyonu, avukatlık stajını tamamlamış olmasına rağmen Adalet Bakanlığı tarafından ruhsatı askıya alınan Mükerrem Karakurt'a yönelik hak ihlaline ilişkin basın toplantısı düzenledi.

ÇHD Öğrenci Komisyonu, avukatlık stajını tamamlamış olmasına rağmen “arşiv araştırması” bahane edilerek avukatlık ruhsatı verilmeyen hukuk öğrencisi Mükerrem Karakurt’a yönelik hak ihlali gündemiyle ÇHD TV bürosunda bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

Toplantıya; ÇHD İstanbul Şube Başkanı Gökmen Yeşil, Adalet Nöbeti sözcülerinden ÇHD’li avukat Kemal Aytaç, ÇHD Öğrenci Komisyonu’ndan hukuk öğrencileri ve ruhsatı Adalet Bakanlığı tarafından askıya alınan Mükerrem Karakurt katıldı.

‘Uzlaşmayacağız, ezilenlerin safında mücadelemize devam edeceğiz’

Basın toplantısı başlangıcında açıklamalarda bulunan ÇHD Öğrenci Komisyonu üyesi Ezgi Ertürk, hukuk öğrencilerinin de AKP iktidarının saldırılarından payını aldığını belirterek şunları kaydetti:“Arkadaşımızın mesleğini yapması, Adalet Bakanlığı’nın kararı ile birlikte engellendi. Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği tarafından Avukatlık Kanunu’nun 5’inci maddesine yaslanılarak arkadaşımızın mesleğini yapmasının önüne set çekilmiş oldu. Avukatları, bir yıllık tutsaklıklarının ardından çıkarttıkları ilk mahkemede önce tahliye edip daha sonra yine aynı heyet yoluyla, aynı gerekçe ile, üzerinden 24 saat geçmeden yeniden tutuklayanların; bu kararları ve saldırıları elbette bize yabancı değil. Açıktır ki; en ufak bir hak arayışına bile tahammülü olmayan AKP’nin, saldırdıklarını savunanlara saldırdığı yetmezmiş gibi, saldırdıklarının potansiyel savunucuları olan bizlere de gözlerini diktikleri ortadadır. Nihayetinde eğer, bu tehditler ve saldırılarla bizlerden beklenen sömürünün, zulmün ve sefaletin failleri ve onların bu kararlarını veren yargıçlar ile uzlaşmamız ise; bilinsin ki uzlaşmayacağız. Bizler; işçilerin, yoksulların, direnenlerin, kadınların ve elbette ki hapsettikleri on binlerce sıra arkadaşımızın yanında, ezilenlerin safında mücadelemize devam edeceğiz!”

‘Beraat ettiğim dosya bile önüme sunuldu’

Ertürk’ün konuşmasının ardından açıklamalarda bulunan ve Adalet Bakanlığı tarafından ruhsat başvurusu askıya alınan Mükerrem Karakurt, şunları kaydetti:

“Öncelikle bu süreçte yanımda olan herkese teşekkür ediyorum. Avukatlık stajımı 13 Ağustos’ta tamamladım ve İstanbul Barosu’na ruhsat başvurusunda bulundum. İstanbul Barosu, 17 Ağustos’ta ‘uygun bulma’ kararı ile birlikte dosyamı Türkiye Barolar Birliği’ne gönderdi. TBB, 2 Eylül günü dosya hakkında ‘uygun bulma’ kararı verdi; oy birliği ile alınan karar ile birlikte dosya, Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Asıl sıkıntılı süreç burada gelişti. Adalet Bakanlığı, ‘arşiv araştırması’ yapmaya başladı. Birlikte ruhsat başvurusu yaptığım arkadaşlarım, Ekim ayı içerinde ruhsatlarını aldı ancak ben Adalet Bakanlığı’ndan bir cevap alamadım. ‘Arşiv araştırması’ bu süreci uzatırken, Adalet Bakanlığı birkaç dosyayı önüme set olarak çekti. Bu dosyaların tamamı, 2911 Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten açılmış dosyalar. Bu süreçte, beraat ettiğim dosya bile önüme sunuldu.

Adalet Bakanlığı, dosyalarımı toplayarak ‘Bu dosyaların hiçbiri avukat olmasına engel değil ancak sadece 17’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden silahlı terör örgütüne üye olma ve propagandasını yapma suçlarını içeren yargılamadan dolayı ruhsatını veremiyoruz’ demiştir. Gerekçe olarak da Avukatlık Kanunu madde 5/3 gösterilmiştir. Adalet Bakanlığı’nı bu süreçte defalarca aradım ve bir hukuk müşaviri bana ‘Senin de işlemediğin suç kalmamış’ diyerek beraat ettiğim dosyadan dahi suç devşirmeye çalıştı. Bu durum, masumiyet karinesine aykırıdır. Adalet Bakanlığı’nın verdiği karar, TBB’ye yeniden gönderildi. Daha önce oy birliği ile onaylanan başvurum yeniden değerlendirildi ve aynı TBB heyeti tarafından yine oy birliği ile Adalet Bakanlığı’nın görüşüne uyma kararı verildi. Bu süreçte ne değişti de TBB bu kararı verdi? HHB ve ÇHD üyesi avukatların yargılamasında gördüğümüz gibi tahliye edilen avukatlar ceza hukukunda olmayan bir usul ile tutuklamaya dönük yakalama kararı ile yeniden tutuklanmıştı. Adalet Bakanlığı eliyle yine usulsüz bir karar verildi.”

‘Meslektaşlarımız, hukuksuzca rehin alınmış durumdalar’

ÇHD’li avukat Gamze Güven, Mükerrem Karakurt’un açıklamasında dikkat çektiği Halkın Hukuk Bürosu ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatların yargılamalarına vurgu yaparak, şu açıklamalarda bulundu:“HHB ve ÇHD üyesi 17 meslektaşımız hukuksuz yargılamaların ardından yeniden tutuklandılar. Mükerrem Karakurt’un ruhsatının askıya alınması, meslektaşlarımıza yönelik hukuksuzluklardan bağımsız değerlendirilmemelidir. 3-7 Aralık’ta devam eden yargılamalarda yine davaya özel olarak atanmış olan heyetin avukatlara yönelik tavrı, savunmaya dönük saldırının boyutunu gözler önüne sermişti. Meslektaşlarımız, hukuksuzca rehin alınmış durumdalar. Hukuka uygun bir karar alınmadığı gibi, potansiyel tehdit olarak görülen hukuk öğrencileri de ruhsat vermeme tehdidi ile baskı altına alınmaya çalışılıyor. Avukatlara yönelik tahammülsüzlük mevcut iktidar tarafından bu şekilde ifade edilmiş oluyor.”

‘Adalet Bakanlığı; hukuksuz, temelsiz ve haksız bir uygulama içindedir’

Basın toplantısı, “Hukuksuzluklara karşı gerçek mücadelenin, örgütlü bir mücadeleden geçtiğini” ifade eden Adalet Nöbeti sözcülerinden ÇHD’li avukat Kemal Aytaç’ın konuşmasıyla sürdü. Aytaç, şunları kaydetti:“Ülkemizdeki hukuksuzluklara bir yeni çeşit daha eklendi. Bu gelinen aşama bardağı taşıran son nokta. Haklarında kovuşturma bulunan insanlara, her türlü şartı yerine getirdikten sonra çeşitli davalar bahane edilerek ruhsat verilmemesi akla uygun bir iş değildir. Avukatlık Kanunu’ndaki düzenlemeler, masumiyet karinesinden daha önemli düzenlemeler değildir. Bir kişi suçu ispatlanana kadar masumdur. Bu en temel ilkedir ancak Adalet Bakanlığı; hukuksuz, temelsiz ve haksız bir uygulama içindedir. Türkiye Barolar Birliği’nin tavrı kamuoyunu şaşırtmış olabilir ancak biz şaşırmıyoruz. TTB, teslimiyetçidir ve aynı hukuksuzlukların destekçisi konumundadır. Meslek odaları ile birlikte bizler, her türlü haksızlığın karşısında olmalıyız. Adaletsizliğin, hukuksuzluğun tek ilacı örgütlü mücadeledir. Güvenlik soruşturmaları, öğrencilerin ve avukatların başında sallanan bir sopadır. Biz mücadelemiz ile buna engel olmalıyız.”

‘AKP; saldırılarıyla, hukuk öğrencilerine ‘Uslu durun’ mesajı veriyor’

Kemal Aytaç’ın açıklamalarının ardından basın metnine geçildi. ÇHD Öğrenci Komisyonu’ndan Burak Duyar tarafından okunan “Avukatlık Yapmak İstiyoruz!” başlıklı basın metni ise şöyle:“15 Temmuz ve OHAL süreçleri ile birlikte memleketin tüm muhalif kesimlerine yönelik baskısını, zorunu gün geçtikçe arttıran AKP iktidarı, savunmaya yönelik türlü saldırılarını da çeşitlendirerek palazlandırmaya devam ediyor. Son olarak da İstanbul Barosu’na kayıtlı olarak bir senelik stajını tamamlayan dernek üyesi bir arkadaşımızın avukatlık ruhsatı başvurusu ‘Devam eden kovuşturması olduğu’ gerekçesiyle Adalet Bakanlığı tarafından kovuşturmalarının bitimine dek askıya alınmış, Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) bu karara direnmemesi ile birlikte arkadaşımızın avukatlık mesleğini yapması Adalet Bakanlığı ve TBB işbirliğiyle açıkça engellenmiştir.

Bugün Türkiye’de hemen hemen tüm ceza davaları adil yargılanma hakkını gasp eder nitelikte uzun sürelerde tamamlanıyor. Hal böyleyken hak edilmiş avukatlık ruhsatını vermeyi ‘yargılamanın sonuna’ ötelemek, avukatlık yapmaya hak kazanmış kişileri belirsiz bir zaman zarfı boyunca mesleği yapma imkânını elinden almak demektir. Bu durum başlı başına bir cezalandırma yöntemidir. Hukuk fakültesine girdiği andan itibaren her öğrencinin öğrendiği ‘Aksi kanıtlanmadıkça herkes masumdur’ ilkesini tamamen yok sayan bu cezalandırma yöntemini kabul etmiyor ve teşhir ediyoruz. Ayrıca söz konusu kısım Avukatlık Kanunu Madde 5/3’te, ‘… kovuşturma altında bulunması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verebilir’ şeklinde belirtilerek; ruhsatın verilip verilemeyeceğinin takdirini de Adalet Bakanlığı’na vermektedir.

Masumiyet karinesini doğrudan ihlal eden ve ‘verebilir’ sözcüğü ile bu takdiri de kendisine yandaş olmayan hemen her kesime ‘terör’ yaftası yapıştırarak; hedef tahtasına koyanlara veren bu madde derhal iptal edilmeli, verilen kararlar geri çekilmelidir.

3 ay süreceği taahhüdüyle ilan edilen; ancak 2 yıl süren ve geçtiğimiz Temmuz ayında resmiyette sonlandırılmasına rağmen aslında kalıcı bir rejime dönüştürülen OHAL süresi boyunca Türkiye’de 1488 avukat zulme varan kötü muameleye maruz kalmış, 572 avukat tutuklanmış, 79 avukat ise hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Bununla da kalınmayıp pek çok OHAL KHK’sı ile avukatlık mesleğine türlü sınırlamalar getirilmiş, birçok kanunda değişiklik yapılarak savunmanın hareket kabiliyeti kısıtlanmıştır.

İnsanca çalışma koşulları talep ettikleri için işçileri, bin bir türlü bahane ile öğrencileri, gazetecileri, akademisyenleri tutuklayan AKP, saldırdıklarını savunanlara da türlü yollarla saldırarak mahkemeleri kendisi için dikensiz gül bahçesi haline getirmek istemektedir. Daha geçtiğimiz aylarda; ÇHD üyesi 17 avukatın bir yıllık tutukluluklarının ardından çıkarıldıkları ilk duruşmada tahliye kararı alınıp, aradan 24 saat geçmeden aynı heyet tarafından yeniden tutuklama kararı çıkarılması ise bu dikensiz gül bahçesi gayretinin nedenini çok yakıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir.

Açık ki; devrimci avukatlara yönelik gözaltı, tutuklama terörü ile yetinmeyenler ‘Yılanın başı küçükken ezilir’ mantığı doğrultusunda bu defa da ruhsatlarımıza göz dikerek mesleği daha en baştan yaptırmama; ‘potansiyel’ savunmaya dahi saldırmak niyetindeler.

En ufak bir hak arayışına dahi tahammülü olmayan AKP, aynı niyetle son birkaç yıldır yükselttiği bu ‘ruhsat tehdidi’ ile aslında tüm hukuk öğrencilerine yönelik ‘Uslu durun’ mesajı veriyor.

Bizler de; ÇHD Öğrenci Komisyonu olarak bu mesajı alıyor ve cevap veriyoruz: Gözaltılar, tutuklamalar ile diz çökmediğimiz gibi ‘hukuk’ adı altında aldığınız bu kararlar ile de diz çökmeyeceğiz. Bizden beklenen; Berkin’in katillerini yıllardır tutuksuz yargılayanlarla, Soma’nın sorumlularını cezasız bırakanlarla, Ankara’nın Suruç’un örgütleyicilerini yargılamaya dahi tenezzül etmeyenlerle bu tehditler sonucu uzlaşmamız ise iyice anlaşılsın ki uzlaşmayacağız!

Devrimci avukatlık pratiğini mesleğe attığımız ilk adımdan itibaren sürdürecek; işçilerin, öğrencilerin, kadınların, yoksulların, ezilenlerin safında mücadeleye devam edeceğiz!

Avukatlık Kanunu Madde 5 iptal edilsin, ruhsatlarımızı gasp eden kararlar geri çekilsin!”

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız