Güncel

Sihirli bir sözcük: Ubuntu

"Ubuntu", Güney Afrika’da siyahlarla beyazlar arasındaki gerçekleştirilen “yüzleşme”, “sağaltıcı/iyileştirici adalet” deneyiminin temelini oluşturan sözcüklerden biri.

7 Eylül 2017 Saat: 21:51
Sihirli bir sözcük: Ubuntu
Sihirli bir sözcük: Ubuntu

Hayatlarımız sözcüklerle tanışmakla geçiyor. Günün birinde bir sözcük yolumuzu kesip bize “arkadaşlık” teklif edebiliyor. Şöyle de söylenebilir; hayatlarımız sözcüklerle de tanışmanın ve yeniden tanışmanın hikâyesidir. Dillerin dillerle, sözcüklerin sözcüklerle tanışıp arkadaşlık yapması, karşılıklı olarak anlam alışverişini içerir. Böylece hangi dilden olursa olsun o sözcük “bizim” de olur. Kıymetinden ve anlamından sual olunmaz "Ubuntu" sözcüğü, insanlığa ait olan milyonlarca sözcükten sadece birisidir. Ezber bozan bir sözcüktür "Ubuntu…" Dahası, kişi başına düşen kötülük miktarının giderek çoğaldığı dünyada bizi “kötülük toplumu” ve “kötülük dayanışması”na değil, iyiliğe, “iyilik dayanışmasına” ve “iyilik toplumuna” davet eden bir sözcüktür.

Sözü fazla uzatmadan "Ubuntu" sözcüğü ile tanışalım isterim:
"Ubuntu", Güney Afrika’da siyahlarla beyazlar arasındaki gerçekleştirilen “yüzleşme”, “sağaltıcı/iyileştirici adalet” deneyiminin temelini oluşturan sözcüklerden biri. Sözcük olmanın ötesinde felsefi bir kavram olan bu sihirli sözcük, modern dünyanın modern insanlarının zihninde “İlkel!” olarak kurgulanıp algılanan Afrikalıların dünya görüşü ve hayat felsefesinin yanı sıra toplumsal ilişkiler için de rehberdir. "Nguni" dilindeki "Ubuntu", kişiliği, insanlığı, grup dayanışmasını ve ahlakını anlatır. Ubuntu’nun özündeki inanış şudur:
“umntu ngumntu ngabantu, motho ke motho ba batho ba bangwe.” (“İnsan diğer insanlardan dolayı insandır…”)

Bu sözcüğün bize yüklediği anlamı ve sorumluluğu daha iyi anlamak için, hakikati mecazından, mecazı hakikatinden değerli bir anekdotu aktarmak isteriz: Afrika’da çalışan bir antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir, ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödülü o meyveleri yemek olacaktır. Onlara, “Haydi, şimdi başlayın! Tüm meyveler birinci olanın olacak!” diye seslenir. Bunun üzerine bütün çocuklar önce el ele tutuşur, sonra da el ele koşarak ağacın altına birlikte varır. Ve antropologun şaşkın bakışları arasında meyveleri birlikte yemeye başlarlar. Ezberi bozulan antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda çocuklar şu kıymetli cevabı verir: “Biz 'ubuntu' yaptık: Yarışsak, yarışı kazanan bir kişi olacak ve tüm meyveleri o yiyecekti. Diğerleri mutsuzken yarışı kazanan bir kişi nasıl olur da ödül olarak meyveyi yiyebilir ki? Oysa biz ubuntu yaparak meyveleri hep birlikte yedik.” Çocuklar sonra da, Ubuntu’nun anlamını açıklarlar: “Ben, biz olduğumuz zaman benim...”

Yerli dilde insanlık, insan olma halini imleyen müjdeli kavram Ubuntu, "diğer insanlar neyse ben de o yüzden benim", cümlesiyle de özetlenebilir. Kendi varlığını, dilini, anlam dünyasını başkalarının varlığı, dili ve anlam dünyaları üzerinden anlamaya ve kurmaya çalışan bir sözcük/kavramdan söz ediyorsak bunu devralıp hayatlarımızda yeniden üretmek mümkün ve gerekli. Her kavramın, kendisine rağmen de yeni anlam kapılarını açacağı gerçeğiyle ilerleyim... Ubuntu felsefesinin, dünyalılara, kendimizden farklı diğer insanları, dilleri ve varoluşları hatırlatması, onlarla ilişkileri ötekileştirmeden kurmayı içermesi bu sözcüğe kesin kayıt yaptırmamız için yeterli bir neden.

Her dil kendi içinde iyiliği de kötülüğü de taşır. İçine ve dışına doğru çok katmanlı ve çok sihirli anlamlar içeren Ubuntu sözcüğü, verili dünyada ve yaşadığımız coğrafyada kavimlerin ve dillerin birbirlerini bağışlamasının aklını ve araçlarını diller ve anlamlar kere düşünerek hemen şimdi harekete geçmemizi önerir. Zorun sıratında yaşadığımız şu günlerde, şimdiye ve geleceğe dair zifiri karanlık belirsizliğin aşılabilmesi için, bir iyilik tasavvuru olarak da dilin dile, sözcüklerin sözcüklere söz vermesi, bu sözleri tutmayı, yüzleşmeyi, bağışlamayı ve Barış’ın araçlarını geliştirmeyi içerir. Sıcak temasın yaşandığı şu günlerde, Ubuntu dahil Barış gibi çok tanıdığımızı zannettiğimiz sözcükleri de yardıma çağırmanın, onlarla yeniden tanışmanın zamanıdır. (Sezai Sarıoğlu)

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız