Güncel

Verdiği her silaha karşılık 2 dal, öldürttüğü her can için bir paket sigarayı ödül alanlar...

Aşağı hücreye indirildiğim günleri yazmıştım, tekrar geriye giderek devam edeyim.

18 Nisan 2018 Saat: 10:13
Verdiği her silaha karşılık 2 dal, öldürttüğü her can için bir paket sigarayı ödül alanlar...
Verdiği her silaha karşılık 2 dal, öldürttüğü her can için bir paket sigarayı ödül alanlar...

Günün yorgunluğuna, sakat olan omuzun ağrı durumuna göre, her gece bir bölümü çalakalem yazılmaya çalışılan, 12 Eylül sürecini, tanıklıkları kaleme almanın, tanık olunanların bizimle beraber göçüp gitmemesi için çok gerekli diye düşündüğümüz masumane anılardır.
Aşağı hücreye indirildiğim günleri yazmıştım, tekrar geriye giderek devam edeyim. 
Dünyanın her yerinde, aynı merkezde eğitildiklerinden olmalı, işkencecilerin taktikleri birbirine benzer. Amaç hep aynıdır, fiziki şiddet ve psikolojik baskı ile direncini kırmak... Ne olduğunu bile anlayamadan ilk yaptıklarının gözlerini bağlamak, yere yatırmak, çıplak bırakmak vb. işlemlerin amacı kişiliğinden soyutlayıp iradeni onlara teslim etmeni sağlamaya yöneliktir. Normalde senden çokta farklı olmayan görüntüde olmalarına karşın, çok güçlü ve her şeyi biliyor algısı oluşturmaya çalışmaları baştan 1-0 öne geçmeye çalıştıkları içindir. Bu algıya kanarsan bir çok arkadaşın başına gelen durum gibi kavgayı peşinen kaybetmiş oluyorsun. 
İki tokat, bir tokat ya da sert bir ses tonuyla bağırtıya şeceresini döküp yedi göbek ötesini anlatan ne çok insan oldu. Bir kere ipin ucunu verip anlatmaya başlayınca da sonu nerelere kadar gittiğini acı bir şekilde hep beraber yaşadık. Peşinden gelip canını sana emanet eden arkadaşlarını ele verip öldürtenler, evini aşını sana açmış insanların yıllarca hapis yatmasına yol açanlar, ve daha niceleri...
Kalorifer borusuyla çok samimi olduğumuz günlerdeydi sanıyorum. Şubeye getirilenin hesabı yoktu, dışarıda olanlar bir sürü işler yapıyor, cuntaya sessizce arkasını dönüp gitmiyordu. Varlığını alenen lağveden bir kaç yapı dışında her grup olduğu yerlerde kendince direniyordu. İstanbul'un her yanına bombalı pankartlar asıldığını konuşmalardan duyabiliyordum. Salaklar bu pankartlardan birini üzerindeki bombasıyla beraber getirmişler odaya koymuşlardı, panik ve şaşkınlık içinde bağırışıyor birbirlerine küfürler savuruyorlardı. Tam da o esnada karşı sırada ayakta duran birinin sesi dikkatimi çekti, olabildiğince dikkatle baktım yüzüne ve beynime kazıdım. Sesin sahibi 'memur abi', 'ben anlarım bubi tuzağından, müsaade ederseniz ben etkisiz hale getirebilirim' diyordu. Dikkatle bakınca göz bağının aslında gözlerini kapatmadığını kaşları hizasında olduğunu görebildim, gözleri bağlı algısı oluşturulmak istenmiş, dikkatle bakmayınca fark edemiyordunuz. Memur abisinin verdiği cevapta bunun sözleri kadar belleğimde yer etti, 'sen bize lazımsın koçum, boş ver küçük işleri'...
Gerçek kimliğimi anlayabilmek için bir kaç kez çözülen kardeşleri karşıma getirip konuşturdular. Konuşturduklarına küfür etmemi engellemek için birisi eliyle ağzını kapatıyor, sonra göz bağını sadece konuşan kardeşi görebileceğin gibi indirip geri kapatıyorlar sonrasında ise konuşmalarını dinletip senin direncini kırmaya çalışıyorlardı, her seferinde hayal kırıklığına uğruyorlardı. İlk seferlerinde agresif küfürlü tepki verdiysem de sonraları akılcı davranıp sessizce dinleyip neyi ne kadar anlattıklarını öğrenmeyi seçtim. 
Konuşmalarını dinlerken durumu hakkında ip uçlarını hemen bulabiliyordum. Hitap ederken 'memur bey' tarzı konuşuyorsa durum normaldi, 'memur abi' gibi hitap kullanarak yalakalık yapıyorsa durum o zaman tehlikeliydi.
Bir gün, göz bağı kaşının üstünde olan eleman karşıma geldi, memur abisi de yanındaydı. göz bağının lifleri aralığından siluetlerini seçebiliyor, kokularını alıyordum. Eleman tepeden tırnağa inceledi, aşağı baktı yukarı baktı, bereket suratım zaten tanınmayacak haldeydi. Bana hitaben 'beni tanımadın mı lan', 'ben falanca bölgenin sorumlusuydum' dedi ve 'siktir git' 'ben seni nereden tanıyacam' cevabını yedi. Yanındaki memur abisine döndü, tanıyamadım dedi ve gittiler. İlerleyen zamanlarda çok kötü işler yaptığını duydum, vermedik toz parçası bırakmamıştı... Bir arkadaş kendisine elektrik verilirken onunda sorgu timinin yanında olduğundan bahsetmişti...

Verdiği her silaha karşılık 2 dal, öldürttüğü her can için bir paket sigarayı ödül olarak alanları, teşkilatlarını çökertmenin ödülü olarak bekleme odasında masaya kurulup acılı Adana kebabı yiyen şefleri hayırla yad edip, yarın anlatmaya devam etmek üzere sakat omuz arası verelim.

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız