241 gündür açlık grevindeki Esra Özakça, 38 kiloya düştü. Özakça; "Artık bir dakikanı bile önemi var" dedi.
Açlık grevinde 241 günü geride bırakan Esra Özakça 38 kiloya düştü. Geçen her dakikanın kendileri için önem taşıdığını vurgulayan Esra Özakça, “İnsanlar bizim aç kalmamıza alıştı. Halbuki aç kalmamız normal bir şey değil. Bu adaletsizliklerin sürmesi normal bir şey değil” diyerek kamuoyuna şöyle seslendi:
Jinnews’tan Habibe Eren’in haberine göre; son haftalarda çok fazla kilo kaybı yaşayan Esra, sebebini kendisinin de doktorlarında bilmediğini; ancak açlık grevinde ani kilo kayıplarının zaman ilerledikçe yaşanabileceğini belirtti. Şu an kıyafetlerle 38 kilo olduğunu söyleyen Esra, “Bu benim bünyem açısından ciddi bir kayıp. 65 kiloydum Semihler greve başladığında. Ben başladığımda ise 57 kiloydum. Çok fazla kilo kaybım oldu” dedi.
‘Gün geçtikçe süreç daha yakıcı hale geliyor’
Grev ilerledikçe sağlık sorunlarının arttığını söyleyen Esra Özakça, ayaklarında sinir hasarından kaynaklı yanma, kas ağrıları yaşadığını, boyun kaslarının zayıflamasından kaynaklı ise boynunu tutamadığını ifade etti. Bu sorunların yanı sıra zaman zaman tek başına yürümede sıkıntı çektiğini söyleyen Esra Özakça, “Ani tansiyon düşüklüğü ve gözlerde kuruluk oluyor. Tabi iç organlardaki hasarın seviyesini şimdilik bilemiyoruz. Açlık grevinden sonra göreceğiz ne olduğunu. Gün geçtikçe bu süreç daha yakıcı bir hale geliyor” şeklinde konuştu.
‘Bizim aç kalmamız normal bir şey değil’
Nuriye’nin “alışmayın” sözlerine hatırlatan Esra Özakça, “Gerçekten de bir alışma hali var. Halbuki Bizim aç kalmamız normal bir şey değil. Bu adaletsizliklerin sürmesi normal bir şey değil” dedi. Eşi Semih Özakça ile birlikte gece uykularında problem yaşadıklarını gündüz ise yalnızca belirli aralıklarla uyuyabildiklerini söyleyen Esra Özakça, “İkimizin dengesi biraz farklı o anlamda. Örneğin onun daha önce geçirdiği evreyi ben şimdi yaşayabiliyorum. Ya da kişisel farklılıklardan kaynaklı bambaşka şeyler yaşıyoruz” ifadelerini kullandı. Gün içinde Semih Özakça ile birlikte ziyaretçileri kabul eden Esra Özakça, bunun dışında zamanların büyük bir çoğunluğunu kitap okuyarak geçirdiklerini söyleyerek şöyle konuştu:
“Daha çok kitap okuyarak vakit geçiriyoruz. Güzel okumalar yaptık bu süreçte birlikte sudoku çözüyoruz. Bazı mekanizmaların zarar görmemesi için sürekli zihni çalıştırmak gerekiyor. Gündemi, sosyal medyayı takip ediyoruz. Bizler hakkında bir gelişme var mı diye bakıyoruz. Bizim için çok farklı bir yaşam. Biz normalde evde akşam yemeğini yiyen daha sonra çayını içen okuyacaksa da sonra okuyan insanlardık. OHAL’den sonra KHK rejimi ile hayatımız değişti. Böyle bir süreç yaşıyoruz. Umarım ki sonuç aldığımızda daha güzel günler bizi bekleyecek. Bu sefer bedenimizin yeniden inşasında birlikte olacağız. Birlikte yeniden sağlıklı yaşama döneceğiz. Buna inanıyoruz ve bunu bekliyoruz.”
‘Öğrencilerimi çok özledim’
Okulu, öğrencilerini çok özlediğini söyleyen Esra Özakça, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bir arkadaşımız geçen o taraflara gittiğinde çalıştığım köye de uğramış. Öğrencilerimden videolar geldi çok duygulandım. Oyun arabasına bile, “Esra öğretmenim seni çok özledik” yazmışlar. Zaman zaman velilerle, öğrencilerle telefonlaşıyoruz. Çok zayıflamışsın diyorlar. Onları çok özledim. Bazen derslerle ilgili durumları da arayıp anlatıyorlar. Özellikle kötü bir şey yaşamışlarsa bu beni çok üzüyor. Orada olsaydım bu durum yaşanmayacaktı belki diye düşünüyorum. Hepsi benim çocuklarım ve hepsini çok özledim.”
‘Adaleti nereden beklemeliyiz?’
OHAL komisyonunun kendileri ile ilgili hala bir karar almamasına tepki gösteren Esra Özakça, “Komisyon kendi kendini boşa çıkaran bir sürece girdi. ‘ KHK’ler ile yapılan haksızlık varsa bu komisyonda çözülecek’ dediklerini unutuyorlar. Böyle bir komisyon kurdular ancak hala KHK’ler çıkarıyorlar. O zaman biz tam olarak ne beklemeliyiz. Adaleti nereden beklemeliyiz” diye sordu.
‘Beklentimiz insanlardan, insanların vicdanı çözecek’
“KHK ile işe geri dönenlerin niçin atıldığını bilmediğimiz gibi niçin döndüklerini de bilmiyoruz. Dolayısıyla bu kıyas yapamama durumunu doğuruyor” diyen Esra Özakça, şöyle konuştu:
“ Mesela kişi aynı sebepten atılmışsa o dönüyor ben dönemiyorum. Dolayısıyla benim yeniden hak arayışına girmeme engel teşkil ediyor bu durum. Bir yıl oldu komisyon kurulalı biz alınan bir karar göremedik. İlk kararları açıkladık demeleri üzerinden geçen dördünü hafta. Eğer o kararlarda Nuriye ve Semih varsa ve bu iletilmiyorsa dört haftadır biz fazladan aç kalmış oluyoruz. Ya da karar alınmamışsa niçin böyle hayati bir durumda alınmadı.
‘Artık bir dakikanı bile önemi var’
Komisyonun adalet terazisi böyle yürüyor. Biz her zaman demiştik bizim beklentimiz kamuoyundan, insanlardan. Komisyon ve iktidarın değil; insanların vicdanı bu işi çözecek demiştik. Başkasının açlığın alışmak gerçekten kolay bilemiyorum empati mi ya da başka bir şey mi gerekiyor? Biz bir dakikanın bile çok önemli olduğunu söylüyoruz. Tekrardan denenen yolları tekrardan denemeye herkesi çağırıyorum.”