Avukat Didem Baydar Ünsal’ın “adil yargılama” talebiyle ölüm orucunda olan eşi Aytaç Ünsal ve Ebru Timtik için Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde başlattığı “Adalet Nöbeti” devam etti. 79 haftadır süren nöbet eylemine Yazar Temel Demirer ve Sibel Özbudun katılarak destek verdi. Nöbete katılanlar üzerinde Timtik ve Ünsal’ın fotoğraflarının da yer aldığı “Halkın avukatlarına özgürlük” yazılı dövizler taşıdı. 

ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİM 

79 haftadır Çağlayan Adliyesi önünde, eşi ve çalışma arkadaşları için özgürlük istediğini söyleyen Didem Baydar Ünsal, "Her ne olursa olsun adalet istemekten vazgeçmeyeceğim" dedi.  

Ünsal, "79 hafta içinde hakkımızda ülkenin bütün siyasi muhaliflerine ceza vermekle görevlendirilmiş İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 159 yıl hapis cezası verildi. Bu ceza İstinaf Mahkemesi tarafından onandı. Çalışma arkadaşlarım açlık grevine başladı. Dünya barolarından, hukuk örgütlenmelerinden davamızı izleyenler raporlarını Yargıtay'a sunmaya devam ediyor. Dünyanın gözü önünde onlarca usule aykırılıkla, kabul edilemez hukuksuzluklarla verildi bize 159 yıl hapis cezası. Yargıtay çalışmaya başladığı 1 Haziran günü dosyamızı incelemeye aldı ve hala bir karar vermedi. Ölüm orucu Ebru ve Aytaç'ın bedeninde geri dönülmez sonuçlara yol açmadan Yargıtay bu hukuksuz kararı bozmalıdır. Biz, sadece kendimiz için direnmiyoruz. Bu adaletsizlik saldırısı bütün halkımıza yapılmaktadır" diye konuştu. 

'DİRENİŞİMİZ ZAFERLE SONUÇLANACAK' 

Gazetecilerin, siyasetçilerin tutuklanması, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tahliye edilmemesi, onlarca belediyeye kayyum atanması, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na verilen cezanın onanmasının hepsinin aynı adaletsizlik saldırısının sonucu olduğunu vurgulayan Ünsal, şunları söyledi: "Bugün Ebru ve Aytaç bu saldırıya bedenlerini barikat etmiştir. Türkiye'de en basit demokratik haklar bile kullanılamamaktadır. Baro başkanlarının toplantı, gösteri ve yürüyüş haklarını kullanması engellenmek istenmiştir. Baro başkanları saatlerce bir polis çemberi içinde bekletilmiştir. Başkanların direnişi sonucunda yol açılmış ve baro başkanları yürüyüşlerini gerçekleştirebilmiştir. Baro başkanlarının bize anlattığı bütün haklarımızı direnerek kazandığımız gibi direnerek korumak zorunda olduğumuzdur. Kuşkumuz yok ki direnişimiz direnişleri doğuracaktır. Halkımızın zaferlerine zaferimiz eklenecektir."  

DEMİRER: ADALETSİZ BİR ÜLKEDE YAŞIYORUZ 

Ardından söz alan Yazar Temel Demirer, mahkemelerde birçok defa yargılandığını ve bu yargılamaların hepsinde Ebru Timtik, Selçuk Mızraklı ve Çağdaş Hukukçular Derneği’nin yanında olduğunu dile getirdi. 

Onlara dayanışma duygularını iletmek için geldiğini belirten Demirer, “Ama sadece bunun için değil. Buraya gelme nedenlerimden birisi de hepimizin ihtiyacı olan adalettir. Adaletsiz bir ülkede yaşıyoruz. Eğer bir ülkede avukatlar adalet talebiyle yürüyorsa, o ülkede adalet meselesi tartışmalı bir konudur. Adalet istiyorum. Berthold Friedrich Brecht isimli bir Alman; ‘Halkın ekmeğidir adalet. Halkı aç bırakmayın’ diyordu. Halkı aç bırakmayın. Herkes şahit olsun bu ülkeye adalet gelecek. Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmadı. Hiçbir sultana bu dünya kalmaz. Eğer zulüm ve adaletsizlik devam edecekse bu böyle gitmeyecek. Açlık grevinde olan avukat arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum. Adalet mücadelesi verenlerin önünde saygıyla eğiliyorum” dedi. 

‘YARGILAMADA ADALET YOKSA BU İNFAZDIR’ 

Yazar Sibel Özbudun ise, yargılamaların kendisinin ‘adaletli’ olmadığını vurgulayarak, “Eğer yargılamanın kendisinde adalet yoksa bu infazdır, linçtir. Böyle bir şey olamaz. Herhalde yakında nefes almak için mücadele etmek zorunda kalacağız. Avukat arkadaşlarımın yanındayım” ifadelerini kullandı. 

Ebru Timtik’in dayısı Yıldırım Demir da, konuşmasında artık geceleri uyuyamaz hale geldiklerini belirtti. Çocuklarını adaletsizliğe kurban vermek istemediklerini söyleyen Demir, tek isteklerinin adil yargılanma olduğunu kaydetti. 

Yapılan konuşmalar sonrası eylem, atılan “Ebru, Aytaç serbest bırakılsın”, “Devrimci avukatlar onurumuzdur” sloganlarıyla son buldu.