Gazetecilerin tutuklamalar, para cezaları ile baskı altına alınmaya çalışıldığı bir yılı geride bıraktıklarını hatırlatan DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, “Türkiye’de büyük bir gazeteci direnişi var” dedi.
Gazetecilerin tutuklamalar, para cezaları ile baskı altına alınmaya çalışıldığı bir yılı geride bıraktıklarını hatırlatan DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, “Bu kadar baskıya rağmen Türkiye’de büyük bir gazeteci direnişi var” dedi.
Basın ve ifade özgürlüğünün hiçe sayıldığı bir yılı daha geride bıraktık. 2019 yılı boyunca 82 gazeteci gözaltına alınırken, aralarında ajansımız muhabirlerinin de olduğu 13 gazeteci tutuklandı. Önceki yıl içerisinde gazeteciler 733 kere hakim karşısına çıkarken, 59 gazeteci 200 yıla varan hapis cezalarına çarptırıldı.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) verilerine göre, 108 gazeteci ve medya çalışanı yeni yıla cezaevlerinde girdi. Yine ABD merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) 2019 yılı raporuna göre, tutuklu 250 gazetecinin 47’si Türkiye’de bulunuyor.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Türkiye Basın, Yayın, Matbaa Çalışanları Sendikası (Basın-İş) Genel Başkanı Faruk Eren, gazetecilerin nasıl bir seneyi geride bıraktığını Mezopotamya Ajansı'na değerlendirdi.
2019’ın gazetecilik açısından yine kötü geçtiğini söyleyen Eren, “Aslında Türkiye’de gazeteciliğin durumu her yıl giderek kötüleşiyor. En yakıcı sorun, tutuklu meslektaşlarımız. 2019 yılında ne yazık ki gazeteciler tutuklanmaya, yargılanmaya devam etti. Bu süre içerisinde yaklaşık 100 meslektaşımız gazetecilik faaliyetleri nedeniyle gözaltına alındı. Bunların bir kısmı da tutuklandı. Zaten tutuklu olan gazeteciler vardı. Onların bir kısmına ağır hapis cezaları verildi. Zaten her yıl uluslararası saygın örgütlerin yaptığı basın ve ifade özgürlüğü araştırmalarında Türkiye her sene gerilerde” dedi.
‘GAZETECİLERE SALDIRILAR OLDU’
Gazetecilere, mesleklerini yaptığı için saldırıların yaşandığını aktaran Eren, “Birçok meslektaşımız saldırıya uğradı. Saldırıya uğrayan arkadaşlar yalnızca ‘muhalif medya’ dediğimiz yayın organlarında çalışanlar değildi. En son mesela Demirören Haber Ajansı’nın bir muhabirine, kameramanına sahada, haber takibi sırasında bir saldırı oldu. Bu saldırganlar belli ama hiçbir ceza uygulanmadı. Ya işte denetimli serbestlik ile bırakıldılar ya da soruşturma bile açılmadı. Bu yeni bir durumdu” ifadelerini kullandı.
‘GAZETECİLİK YARGILANDI’
Eren, 2019’da gazetecilerin görülen davaları açısından da skandal kararlar alındığını ifade etti. Eren, yıl içinde öne çıkan bazı yargılamaları şöyle sıraladı: “Cumhuriyet Davası’nda bazı meslektaşlarımıza hapis cezası verilmişti. 5 yılın altında ceza alan arkadaşlarımız hapishaneye girdi, aylarca Kandıra’da yattı. Üstelik bunun saçma bir durum olduğunu iktidar yetkilileri de söylüyordu. Yılın son günlerinde Sözcü davasında, FETÖ’den ceza aldılar. İşte bir Ahmet Altan vakası var. İnsanlar tahliye ediliyor ertesi gün tekrar tutuklanıyor. Yine İMC TV’den arkadaşımız Ayşegül Doğan gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hakim karşısına çıktı. Hakim ‘Sarı basın kartın var mı?’ diye sordu. Bu da bir sorun olarak 2019 yılında gazetecilik açısından devam etti. Biz hep söylüyoruz sarı basın kartı bir gazetecilik ruhsatı değildir. Şimdiki sistemde Cumhurbaşkanlığı’na bağlı iletişim başkanlığı tarafından çok keyfi bir şekilde veriliyor. Gazetecinin kim olup olmadığına devlet karar veremez, buna ancak meslek örgütleri karar verebilir.”
‘MEDYA ADAYLARA TUZAK KURDU’
2019’da hafızalarda kalacak olaylardan birinin Mart ayındaki yerel seçimler olduğunu vurgulayan Eren, “Daha önce birçok seçimde olduğu gibi bu seçimlere de çok adaletsiz bir medya ortamında girildi. Hatta medya aracılığıyla adaylara tuzak kuruldu. Ama sanırım en skandalı, seçim gecesi Anadolu Ajansı’nın (AA) veri girişini bir anda durdurması, seçimi manipüle etmeye çalışmasıydı. Bu artık AA’nın bir parti ajansı olduğunun ilanıydı. Ama tüm bu manipülasyona rağmen, iktidar yerel seçimi özellikle kayyum atanmış yerlerde kaybetti” diye belirtti.
‘ASTRONOMİK CEZALAR VERİLİYOR’
Ekonomik saldırılardan birinin de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) eliyle gazetecilere ve muhalif medya organlarına verilen para cezaları olduğunu ifade eden Eren, “Zaten bu medya organlarının reklam gelirleri yok, zor ayakta duruyor. Çünkü oraya reklam verenler iktidarla başının derde gireceğini düşünüyor. Üstüne bir de mahkemeler aracılığıyla astronomik cezalar veriliyor. Bunlardan birini de bu yıl içinde 84 bin ve 50 bin TL olarak ben yedim. Bunlar Cumhuriyet gazetesinde çalıştığım dönemde bir tekzip metninin yayınlanma biçiminin uygun olmaması gibi saçma bir nedendi. Bunlar da zaten zor durumda olan yayın organlarını boğmak için yapılan iktidar hamleleri” diye belirtti.
‘YAŞANANLAR KAHRAMANLIK ÖYKÜSÜDÜR’
Ortaya çıkan bu umutsuz tabloya rağmen geleceğe yönelik umutlu olduğunu ifade eden Eren, bu kadar baskıya rağmen Türkiye’de büyük bir gazeteci direnişi olduğunu dile getirdi. Eren, “Her türlü baskıya, tehdide rağmen gazeteciler haber yapmaya devam ediyor. Korksa bile yapıyorlar, yaşananlar belki de bir kahramanlık öyküsü. Bu direniş bir kere bizim için umut” dedi.
Türkiye’de yeni bir medyanın doğduğunu dile getiren Eren, şunları kaydetti: “Youtube, Periscope üzerinden yayınlar yapılıyor, yeni basılı gazeteler çıkarılıyor. Aslında belli ki merkez medya dediğimiz, eski medyanın yerini yeni bir medya dolduracak. Biz bunun doğumuna tanıklık ediyoruz. Muhtemelen var olanlar ya birleşecek ya aralarından kaliteliler izleyici tarafından üst seviyelere çıkarılacak. Böyle bir arayış var ve bu da sevindirici bir şey. Fakat korkum şu ki her yeni eskinin biraz izini taşır. Umarım yeni doğacak medya eski medyanın hastalıklarını barındırmaz.”
Son olarak tutuklu gazetecilere dayanışma mesajı gönderen Eren, sözlerini “Umarım 2020’de hepsi aramızda olur” diye bitirdi.