Kültür

Egenin en batı ucunda bir komün hikâyesi

Bu yazı dizimiz toplamda 64 sayfadır. 5 sayfa ile özetleyebildik. Konumuz Bedreddin’in yaşamı değil Karaburun’da ki ortaklar komünü idi.

2 Haziran 2020 Saat: 22:37
Egenin en batı ucunda bir komün hikâyesi
Egenin en batı ucunda bir komün hikâyesi

Ahmet Gazi Ahmedov


Mayıs ayı dendiğinde aklımıza kuşkusuz 1 Mayıs işçi bayramı gelir. Bu Bayram; 18.yy dan beri ekonomik ve siyasal hakları doğrultusunda mücadele eden işçi sınıfı için, çok ağır bedeller ödeyerek elde ettiği büyük bir kazanımdır. Ama daha gerilere gidersek bu kazanımı meşru kılan, tarihsel ve sosyal deneyimlerin, burjuvazinin egemenlik tahtını nasıl sarstığını, kendine has koşullarla Avrupa’nın göbeğinde büyük bir komün deneyimini yaşadığını, yaşanılan bu deneyiminde egemen güçlere ve merkezi otoriteye karşı örgütlü başkaldırıların tarihsel birikimi ile muazzam bir bilincin ortaya çıkarıldığını görürüz.

Birbirine uzak coğrafyalarda, ortaçağ karanlığına karşı aydın bir dünya ve adaletli bir yaşam için büyük kalkışmaların zaferle sonuçlandığını ve yer yer komün deneyimlerinin yaşandığına şahit oluruz. İşte bu deneyimlerin ışığında ortaya çıkan siyasal gelişmeler sınıf mücadelelerine tarihsel bir perspektif eklemiştir. Bu değerli kazanımların yıkılışı bile tarihsel bir ders niteliğindedir. 28 Mayıs 1871 de Versay ordusunun Paris belediyesine girmesi ile komün kanlı biçimde bastırılmıştır. Bu hadiseden 400 yıl evvel yine bir mayıs ayının ortasında bizim coğrafyamızda yani KARABURUN da ortaklar komününün kahramanı Ayasluğ Şehrinde hunharca katledilmiş ve ortaklar komünü nihayete ermiştir. Eskinin yeniye feyz verdiği bu iki komün deneyimlerinin kanlı biçimde bastırılmaları ve mayıs ayında yaşanmış olmaları, mayıs ayının kızıl olduğuna belge niteliğindedir. Bu yazımızda sırasıyla bu iki komün deneyimine değineceğiz.

“İnsanlık tarihi sınıf savaşımları ile doludur. Karl Marx”

EGENİN EN BATI UCUNDA BİR KOMÜN HİKÂYESİ

15.yy da resmi tarihçilerin fetret devri dedikleri (tahtın kesintiye uğraması) hadisesinin finalinde kardeşi Musa Çelebiyi deviren I. Mehmed (Çelebi) tahta çıkmıştır. Babası I.Bayezid (Yıldırım)in yarım bıraktığı imparatorluk hayallerini gerçekleştirebilmek için güçlü bir hazineye ihtiyaç duyar. Bu vesile ile vergileri ağırlaştırdığı gibi birçok alanda da çeşitlendirir. Öşür-Aşar-Çift-Resim-İstinaf-Tematü-angarya-Bedeli Kefalet-i-Bedeli Nakdi gibi vergi alımları, halkı kısa sürede canından bezdirir. Saraya karşı hiçbir iradesi olmayan “Kul” statüsündeki reaya(halk)’nın muhalefet etme şansıda yoktur. İtalyan sanat tarihçisi Filippo Lippi ye göre bu döneme ışık tutan ilk öğreti, Bedreddin’in taslak halindeki Varidat isimli eserinde müridlerine sunduğu, yeni bir yaşam biçiminin örgütlenmesidir.

1413 yılında Musa Çelebinin kazaskeriyken tahtın el değiştirmesiyle İzniğe sürülen Bedreddin, burada hem eserlerini yazmış hem de evinin bir bölümünü müridlerine açarak okul olarak kullanmıştır. Kısa sürede etrafı genişlemiş ve kendisine bağlı ciddi bir kitleye hitap etmektedir. Ancak 2 önemli öğrencisi var ki bunlardan biri Börklüce Mustafa diğeri de Torlak Kemaldir. Bizanslı tarihçi Dukas, bu dönem Bedreddin’in bu iki öğrencisi vasıtasıyla Saruhana, Karaburun’a, Sisan ve Sakız adalarına talimatlar gönderdiğini yazmaktadır. Ayrıca yörede kalan Börklüce Mustafa ve Torlak Kemalle de ulaklar vasıtasıyla sık sık haberleşmektedir.

Mustafa ile Bedreddin’in tanışıklıkları eskiye dayanır, Bedreddin, Mısırdan sonra İran’a geçmiş burada yarım bıraktığı ihtisasını tamamlamış Anadoluya döndüğünde Börklüce Mustafa’nın köyüne uğramış hatırı sayılır bir zamanda kendisi ile fikir alış verişinde bulunmuş ve düşüncelerini ona aktarmıştır.

1411 senesinde Edirne sarayına kazasker olurken Börlüce Mustafayı yanına kethüda olarak almıştır. Bedreddin 1413 senesinde sürgüne gittiğinde Mustafada Aydına memleketine dönmüştür. Daha sonra sık sık Bedreddinle görüşmeye gelmiştir. Resmi tarihçilerin anlattığı gibi Börklüce Mustafa sıradan bir Türkmen köylüsü değildir. Kendisi bir mutasavvıftır. Tasvir-ül Kulüb isimli bide eser yazmıştır. Bu eserden sonra yöre halkı kendisine Dede Sultan olarak hitap etmeye başlamıştır. Bu eseri yazdığı zamanlar Sisam adasına geçerek keşiş yorgi ile sık sık buluşup sosyal meseleler üzerine görüş alış verişi yapmış ve keşiş ile aynı saflarda buluşmuşlardır. Dukas’a göre yörede nüfusça fazla olan Hıristiyan ahalinin Börklüce Mustafa ya bağlı kalması bu döneme denk gelmektedir. Karaburun da yaşayan bütün insanları kucaklayan sevgi barış ve kardeşlik ışığı saçan böylesi sufi-melami karışımı düşüncelerden halk fevkalade etkilenir ancak asıl etkileyici olan tasavvur edilen yeni bir yaşam biçimidir ve bu yaşam biçimi de Bedreddin’in gönderdiği talimatlarındaki öğretilerinde saklıdır. Osmanlı tarihçisi Şehabettin, bu örgütlülüğü yeni bir mezheb girişimi olarak yorumlasa da Filippo Lippi; Dönemin sosyo-ekonomik ve sosyo-politik şartlarının doğurduğu ideolojik bir girişim olarak yorumlar. Ancak pratik yaşam 15.yy da döneme has yerel bir sosyalizm deneyimi olduğu aşikardır.

1415 senesinin ilk aylarında Bedreddin ünlü kelamını gönderir.

“İmdi Şol hallı mem-nu saltanak ola,

İmdi şol hall reaya ya pay ola.”

Yani Toprak tahtın değil halkın malıdır. Bu veciz sözlerin altındaki söz tamamlayıcıdır;

“Ol hakikat bu zamandır…” (Bknz.Mustafa bin Bedreddin: MENAKIBNAME)

“Dediler Mustafa Huruç eylemiş,

Aydın ellerinde, Karaburun’da.

Bedreddin’in kelamını getirmiş,

Fukara köylüye yoldaş olana.

Nazım Hikmet.”

Börklüce Mustafa yörede yaşayan Hıristiyan, Müslüman, Yahudi inancına mensup herkesi kader birliği için Stilarius dağının (Türkmen dağı) eteklerine toplar ve tesis edecekleri düzenin koşullarını bir bir açıklar

Şahsi emlakiye yoktur.

Herkes toprak üzerinde eşit düzeyde tasarruf hakkına sahiptir.

Osmanlı’ya ve onu temsil eden tımar’a vergi verilmeyecektir.

Yörede para ile alış veriş olmayacaktır.

Kendimizi korumak için eli kılıç tutan herkes askerdir.

Herkes kendi inanç esaslarında özgür olacaktır.

Kimse kimseyi ayırmayacaktır.

Erkekler başı traşlı Kadınlar başı açık olacaktır.

Başkasına (Osmanlı’ya) Biad edilmeyecektir.

Bu şartlarla Kendi devletimizi kuracağız der. Büyük çoğunluğun kabulü ile devletin merkezi Stilarius dağında bir yere kurulur ve sistem buradan idare edilir…(Bknz Dukas)

Günlük yaşamda takas sistemi esas alındı üretimdeki gelir eşit seviyede paylaşıldı. Ürün, ürünle takas edildi. Kadın, erkek, çocuk yani herkes beyaz elbise giyip ayaklarına tek tip keçe geçirmişlerdi. Bu düzene dahil olmayan yöredeki Osmanlı aristokratları ve bir kısım tüccar zevat, bu düzenin insanlarına “Ortaklar” sıfatını yakıştırdılar. Bu yakıştırma oradan çıkmıştır.(Bknz. Osmanlı Tarihçisi: Şehabbettin)

Karaburun’da tesis edilen yeni düzen yalnızca Osmanlıyı rahatsız etmedi komşu devletlerde bundan rahatsız oldular mesela Karamanoğlu beyliği, Bizans devleti, Rodos Şövalyeleri, Venedik ve Ceneviz. Bölgedeki Osmanlı ticaret limanlarına uğrayan ticaret filoları kendilerine göre kötü bir emsalle karşılaşıyorlardı. Keza olup bitenleri kendi devletlerine rapor ediyorlardı. Bu raporlardan en ayrıntılı olanı ise Venediğin sır katibi Santoro’ ya aittir.

Sanat tarihçisi Filippo Lippi Sisam adasındaki tahrip edilmiş bir kilise üzerine araştırma yaparken bu döneme ait olan belgeleri ve bölgede yaşayan kırımı santoronun tuttuğu günlüklerden aktarır. Karaburun’daki komün yaşamı 6 ay içerisinde yavaş yavaş Saruhan bölgesini de etkiler. Buradaki yaşamın ünü mısırdan bile duyuldu.

Saruhan bölgesinde bu işe önderlik eden ise yörenin önde gelen aydınlarından Torlak Kemal (Kemali Hubbü’d-din)isimli bir yahudidir. Şeyh Bedreddin’in öğretilerini ta İznik’te benimsemiş ve bu yola baş koymuştur. (Bknz. Hammer: Umumi Osmanlı Tarihi Cilt 1 / 7)

Torlak Kemal karşısındaki herhangi birine hitap ederken “Ben senin evinde kendi evim gibi otururum, sende benim esvabımı giyersin, silahlarımı, arabalarımı kullanırsın. Yalnız kadınlar müstesnadır.” Der. Bu öğretinin altında da Dede Sultanın (Börklüce Mustafa) mührü olduğunu anlatır.(Bknz. Hammer: Umumi Osmanlı Tarihi cilt 1 / 7)

Aylarca yörede vergiler toplanmayıp hazine-i hassaya gelir girmeyince Sultan I.Mehmed operasyona başlar. Önce Saruhan valisi Sisman’a (İskender Paşa) talimat gönderir. Fermanında işin başını çekenlerin derdest edilip huzura getirilmelerini geride kalan ahalinin topyekün imha edilmelerini buyurur. Sisman, 3 bin kişilik kuvveti ile hücuma geçer. Karaburun da, Stilarius dağının geçitlerinde imha edilir ve Vali öldürülür. Bu defa görev Saruhan ve aydın beylerbeyi Timurtaş Paşazade Ali Bey’e verilir. Ali Bey 5.000 kişilik bir kuvvet toplar operasyonun hedeflediği bölge olan stilarius dağı eteklerinde Sisman gibi aynı yöntemle hücuma kalkar sarp ve çetin geçitlerde ordusunun büyük bir bölümünü kaybeder ve Manisaya kaçarak canını zor kurtarır. Bu hadiseler civardaki köylüleri cesaretlendirir. Gerek aydın ve Saruhan bölgesinde gerekse Karaburun’da ortaklar komününe muazzam katılımlar olur.

Saraya gelen raporlar can sıkıcıdır. Çiçeği burnunda padişah asilerin kurduğu düzenden çok onların savaş yöntemlerini merak eder. Ayrıntılı raporlar üzerinde lalalarını toplar ve onların tavsiyesi ile Bizans’tan yardım ister. Bizans devleti Osmanlı ordusuna bu operasyon için 2 kadırga, 3 adet de donanımlı kalyon verir.(Bknz. Dukas)

Operasyonun başında vezir-i Azam Bayezid Paşa ile yardımcılığına Amasya valisi olan oğlu Şehzade Murad (Bir sonraki padişah II. Murad / Fatihin Babası) görevlendirilir.  Emirlerine Edirne sarayına bağlı 30.000 Kişilik bir kuvvet verilir. Şehzade Murad, Dertbent tarafından deniz ile çevrili bölgeyi kontrol eder Osmanlı donanmasından 7 Bizans donanmasından da 5 gemi ile Karaburun kıyılarından Sisam ve Sakız adaları arasına hat çeker. Ayrıca Rodos’tan 2.000 kişilik paralı asker getirtir. Bayezid paşa ise Osmanlının husumet yaşadığı Karamanoğlu Beyliğinden 3.000 kişilik ek kuvvet alır hatta Karamanoğlu beyliği askere erzak temininde bulunur. Saruhan ve aydın sancaklarının temin ettiği askerlerle toplam sayı yaklaşık 40.000 in üzerindedir.(bknz. Hammer) ortaklar ise Karaburun’da Börklüce Mustafa’ya bağlı 7.000 Saruhan bölgesinde Torlak kemale bağlı 3.000 kişilik kuvvete sahiptir.(bknz. Şehabbettin)

1416 yılının mayıs ayında Osmanlı ordusu hücuma geçer saldırı; ortakların savunduğu mevzilere değil de her yönden obalara yapılır. Çocuk kadın ihtiyar hatta kundaktaki bebekler kılıçtan geçirilir. Obalar ateşe verilir denizden ise iç kesimlere doğru peyderpey sandallardan çıkan askerler güney tarafını tamamen abluka altına alırlar yöredeki zeytin ve meyve ağaçlarını ateşe verirler hasata hazırlanan tarladaki ürünü tahrip ederler. Savaş beklendiğinden amansız geçer Stilarius dağı civarında dede sultan ve sağ kalan 2.000 müridi kıyıya yakın şeridi yaramayıp bitap düşerler. Etrafları sarılır ve teslim alınırlar. Dede sultan ve müridleri Ayasluğ (İzmirin Selçuk kazası) şehrine getirilirler

“On bin verdi sekiz binini

Yenildiler

Yenenler, yenilenlerin lipassız ak gömleklerinde sildiler kılıçlarının kanını

Nazım Hikmet 

Börklüce Mustafa’yı bir devenin üzerinde elleri ve ayakları tahtaya çivili halde bir meydana getirdiler ondan nedamet istediler. Asla boyun eğmedi. Karşısına kütükler dizildi ve ortaklar komününün yiğit evlatlarının kafaları, baltalarla vücutlarından ayrıldı. Kimse nedamet getirmedi. Balta düşmeden, yiğitler hep bir ağızdan aynı sözleri avazları çıktıkları kadar bağırdılar “İriş dede sultan iriş”(Yetiş dede sultan yetiş) bu sözler şehzade Murad ve Bazeyid paşayı çıldırtıyordu zira sözlerde nedamet yoktu hala birlikte olduklarının çağrısıydı.

Bir yıl önceden “adalet ve eşitlik” üzerine kurulmuş olan bir düzenin kurucu neferleri son nefeslerini veriyordu. İbreti alem için cesetler hemen gömülmedi. Dede sultanın bile vücudu parçalara ayrıldı ve cesedi çevreye korku salmak için köylerde dolaştırıldı. Geride yanmış yıkılmış obalar ve köyler kaldı çok az insan kaçarak hayatını kurtarabildi. Bölge tamamen boşaltıldı ve uzun zaman insan ziyaretlerine yasaklandı.

Karaburun halledildikten sonra Saruhan bölgesine, Torlak Kemal ve kuvvetlerine yöneldiler. Buradaki çatışmalar Karaburun kadar yoğun olmasa da 3.000 kişilik direnişçi ordusu aynı kahramanlıkla çarpışarak son nefeslerini verdiler. Gerek Karaburun da gerekse Saruhan bölgesinde saraya bağlı ordunun kaybı ise 15.000 in üzerindeydi… (Bknz. Dukas)

Operasyon aralık ayına kadar devam etti. Sinop tan gemi ile Rumeli ne geçen Bedreddin, buradan müridleri vasıtası ile Makedonya içlerine kadar öğretilerini yayabildi. Kayıtlara göre Deli orman köyleri Filibe, (Plovdiv) Selanik, Yanya, Resne, Ohri, Manastır şehirlerinde ve köylerinde epey taraftar kitlesine sahip oldu. Daha kuzeyde ise Bosna ve civarı Bedreddin’in düşüncelerini benimsedi.

Osmanlı buna tahammül edemezdi bu bölgeye de üst üste operasyonlar düzenledi. Çok başarılı olmasa da resmi tarihçilerin iddia ettiği gibi Bedreddin’in etrafı sarılarak esir alınmadı tam tersine dolaylı bir pazarlıkla tuzağa düşürüldü. Serez’de bir incir ağacında idamı gerçekleşti. Ancak tasavvufi ve sufi olarak bildiğimiz kendine has düşüncelerinden tasavvur ettiği yaşam biçimi bu gün hâlâ oralarda sempati ile karşılanmakta, Müslüman ve Hıristiyan ahali içerisinde taraftar kitlesini korumaktadır.

Bu yazı dizimiz toplamda 64 sayfadır. 5 sayfa ile özetleyebildik. Konumuz Bedreddin’in yaşamı değil Karaburun’da ki ortaklar komünü idi. Nihayetinde mayıs ayına tekabül eden Börklüce Mustafa ve taraftarlarının idam edilmeleri 15.yy da Anadolu da bir komün hikâyesinin nihayete ermesinin hazin hikâyesidir. O günden bu güne Bedreddin yiğitlerine ağıtlar yakıldı, destanlar yazıldı ve hâlâ dilden dile özlem duyularak söylenmektedir. Bazen Anadolu da bir cem evinde saz eşliğinde şu beyitler söylenebiliyor.

Akdeniz yakası Aydın elleri,

Türkmen obaları Urum köyleri,

Kızıl pejgirli Torlak Kemali,

Al götür pirim

Dede Sultana

 

Bedreddin dedikleri yetmişlik pirdir.

Eli kalem tutar, Mürşidi Kâmildir.

Börklüce Mustafa ona tabidir,

Bu dava bitmedi kaldı zamana,

Zaman akar gider

Dede Sultana

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız