Siyaset

Gıda-İş: 1 Mayıs her yerde ve kitlesel kutlanmalı

DİSK/Gıda-İş Sendikası 1 Mayıs’ı acil talepler etrafında her yerde kitlesel kutlamaya ve tüm emekçileri ortak mücadele etmeye çağırdı.

29 Mart 2016 Saat: 08:37
Gıda-İş: 1 Mayıs her yerde ve kitlesel kutlanmalı
Gıda-İş: 1 Mayıs her yerde ve kitlesel kutlanmalı

 

DİSK/Gıda-İş Sendikası başkanlar ve bölge temsilciler kurulu, ülkemizin ve emeğin gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, sendikanın örgütlenme çalışmalarını gözden geçirdi ve yaklaşan 1 Mayıs’a ilişkin hazırlıklarını planladı.

Başkanlar Kurulu 1 Mayıs’ı acil talepler etrafında her yerde kitlesel kutlamaya ve tüm emekçileri ortak mücadele etmeye çağırdı. Savaş politikalarına tepki gösteren Kurul, Kürt sorununun demokratik çözümü için müzakere masasına dönülmesi gerektiğini bildirdi.

Buna göre, emeğe saldırıların yoğunlaştığı, savaş gerçeğinin her gün biraz daha hissedildiği özel bir dönemden geçtiğinin altını çizilerek emeğin gündemine dair şu tespitlerin yapıldığı sonuç bildirgesi yayınlandı.

• Hükümetin dış politikasının sonuçları ve bedeli halka fatura ediliyor. Milyonlarca göçmenin yaşadığı ülkemizde, her türlü güvenceden yoksun göçmen emeği ucuz iş gücü olarak emek pazarında yerini alırken göçmen işçilerin sorunları günden güne büyümektedir.

• Ankara ve İstanbul başta olmak üzere yaşanan canlı bomba eylemleri onlarca insanımızı aramızdan ayırırken yaşamı can güvenliği tehdidiyle bir kat daha zor hale getirmekte. Başkanlar kurulumuz nereden gelirse gelsin tüm canlı bomba saldırılarını kınamaktadır.
• Bölgedeki çatışmalar, sokağa çıkma yasakları, yeni ölümlerin yaşanmasına neden olurken Kürt halkının demokratik talepleri çatışmalar gerekçe edilerek tümden ortadan kaldırılmıştır. Güvenlik politikaları adına alınan tedbirler, şiddetli bir baskı aracına dönüşürken hükümete ve cumhurbaşkanına yönelik her türlü eleştiriye soruşturmalar açılmakta, demokratik hak ve özgürlükler hızla budanmaktadır.
• Barış istemiyle yola çıkan akademisyenlerin tutuklanmakta, başta Can Dündar, Erdem Gül olmak üzere gazetecilere, basın yayın organlarına dönük baskıları giderek artmaktadır. Öte yandan yaşanan çocuk istismarlarına karşı derinlikli soruşturma açılması talepleri görmezden gelinmekte ve ‘vahim’ olayın üzeri hükümet tarafından kapatılmaktadır.
• İşçi ve emekçilerin haklarına dönük saldırılar hız kazanırken, kıdem tazminatı, kiralık işçilik, kamu emekçilerinin iş güvencesi gibi yasa hazırlıkları gündemdedir. Taşeronluk sistemini tümden kalıcı hale gelecek girişimler ortaya çıkmıştır. Hükümet arabuluculuk yasası adı altında işçilerin dava açma haklarının tümden ortadan kaldırılmasının gündeme almıştır.
• Başta Renault işçilerinin başlattığı ek zam talebi çeşitli iş kollarında işçilerin kazanım elde etmesini de sağlamıştır. Öte yandan Renault işçilerinin işten çıkarılmaya başlanması, hak taleplerinin gözaltlılarla karşılanması sermayenin işçilerin uyanışı karşısındaki saldırganlığını resmetmektedir.
Sendikal hak ve özgürlüklere dönük saldırılar sürerken, işten atmalar ve hak gaspları yaygınlaşmaktadır. Sendikamız bütün bu gelişmelerin ve emeğe yönelik saldırıların işçi ve emekçilerin birleşik mücadelesini zorunlu kıldığı görüşünü vurgulamaktadır. Önümüzdeki 1 Mayıs işçi ve emekçilerin yeniden birleşik bir mücadeleyi örgütlemesi için olanaklar sunmaktadır.
Buna göre;
1- 1 Mayıs işçi ve emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak en yaygın, en kitlesel, her türlü yapay ve bölücü ayrımlardan uzak olarak alanlara çıktığımız bir gün olmalıdır. 2010 yılından beri İstanbul merkezli tartışmalar, 1 Mayısın ülke düzeyinde içeriğinden uzak “alan” tartışmalarına neden olmaktadır. Yapılan bu tartışmalar bir yandan ülke genelinde işçi ve emekçilerin birleşik mücadelesini zaafa uğratmakta ve öte yandan ise sermayenin ve onların hükümetinin ekmeğine yağ sürmektedir. Emeğe dönük saldırıların arttığı bu günlerde hiçbir neden ve mücadele aracı, ortak, kitlesel ve yaygın 1 Mayıs kutlamalarının önüne geçmemelidir. Bu sebeple sendikamız 1 Mayısta tüm işçi ve emekçileri, Birlik-Mücadele-Dayanışma içinde olmaya çağırmaktadır.
2-Başta gazeteler ve gazeteciler ve akademisyenler üzerindeki baskılar son bulmalı, özgürce düşüncenin ifade edilmesinin önündeki tüm engeller kaldırılmalı, güvenlik politikaları yerine demokrasinin çıtası yükseltilmelidir. Tutuklanan akademisyenler serbest bırakılmalı, Can Dündar ve Erdem Gül’ün yargılanmalarının üzerindeki baskıya son verilmelidir.
3-Çatışmalı ortamda yaşanan can kayıpları ocaklara ateş düşürmekte analar yeniden ağlamakta, Türk-Kürt emekçi çocukları yaşamlarını yitirmektedir. Bölgede yaşayan halkın en temel demokratik talepleri karşılanmalı, demokratik hak ve özgürlükler genişletilmelidir. Sokağa çıkma yasakları son bulmalı, yeniden müzakere masasına dönülerek, Kürt sorunu demokratik halkçı bir temelde çözülmelidir.
4-Başta kıdem tazminatı hakkı olmak üzere, kiralık işçilik, taşeronlaştırma gibi saldırı yasalarına karşı birlikte mücadele etmekten başka yol yoktur. Kıdem tazminatı fonu gibi düzenlemeler değil, devletin güvencesinde kıdem tazminatı ve yasalara uymayan patronlara karşı yaptırımlar uygulanmalı. Çok açık ki kiralık işçilik ve özel istihdam büroları sendikal örgütlenmeye de büyük bir darbe vuracaktır. Bu yasa asla meclise gelmemeli ve güvenceli ve kadrolu çalışma yasalarla güvence altına alınmalı, tüm taşeronlar kadroya alınarak, taşeron yasası iptal edilmeli ve taşeronluk sistemi tamamen yasaklanmalıdır.
5- Mahkemelerin iş yükünün ağırlığı gerekçe gösterilerek, işçileri alacak davalarına sınırlama getirmek, arabuluculuk kurumunu zorunlu kılmak, alacak davaları ile ilgili süreyi iki yıla indirmek, bu hükümetin bir kez daha sermayenin en has hükümeti olduğunun göstergesidir. Bu yasal düzenlemeler işçilerin önüne engel olarak çıkarılacak ve sermayeye işçileri istediği işten atma imkânlarını verecektir. İşçilere karşı değil patronların keyfi uygulamalarına karşı işçileri koruyacak güvenceli yasalar çıkarılmalıdır. Kamu emekçilerine dönük soruşturma, sürgün gibi keyfi uygulamalar son bulmalıdır.
6-Göçmen işçiler uygulanan ayrımcı politikalara son verilmeli, her türlü çalışma ve yaşama koşulları güvence altına alınmalıdır. Sağlık, barınma, sigorta hakları güvence altına alınmalı, kaçak göçmen işçi çalıştıran iş yerlerine ağır yaptırımlar uygulanmalı ve cezalar kesilmelidir.
7-Başkanlar kurulumuz, Renault işçilerin başlattığı haklı davalarının sonuna kadar destekliyor, yanlarında olduğumuz belirtiyoruz. Başta Renault işçileri olmak üzere çeşitli sektörlerdeki ek zam talebi ne yazık ki sendikalar tarafında sahiplenilmemiş, işçilerin talepleri sahipsiz bırakılmış ve sermayenin, hükümetin insafına terk edilmiştir. Sendikalar ve sendikal hareket bu zaaflarından kurtulmadığı sürece, ücret sorununu sadece TİS süreci ile sınırladığı sürece, kazanımları büyütme imkânları bulamayacaktır. Bu nedenle ek zam talebi hep güncel olarak sahiplenilerek kazanımla sonuçlandırılmalıdır.
8-Sendikal hak ve özgürlüklerin önündeki engeller devam etmektedir. Halen faaliyet yürüten sendikaların büyük bölümü Toplu İş Sözleşmesi haklarından yararlanamamaktadır. Bu nedenle örgütlenmenin önündeki her türden engeller kaldırılmalı, iş yerlerinde yetkiler referandumla belirlenmeli, iş kolu, iş yeri ve işletme barajları kaldırılmalıdır. İşçilere sınırsız örgütlenme ve grev hakkı sağlanmalı, lokavt yasaklanmalıdır.
Başkanlar kurulumuz bu acil talepler etrafında 1 Mayısı her yerde, kitlesel birlik ve dayanışma içinde kutlamaya ve tüm emekçileri, emek örgütlerini ortak mücadeleye çağırıyor.

 

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız