Güncel

İHD İzmir, Ege bölgesinin kadın hak ihlalleri raporunu açıkladı

İHD İzmir Şubesi, dernek binasında düzenlediği basın toplantısımda kadın ve çocuk hak ihlalleri raporunu açıkladı.İHD, Ege'de son sekiz ayda, 98 kadın hak ihlali ve 65 çocuk hak ihlali...

2 Kasım 2018 Saat: 17:50
İHD İzmir, Ege bölgesinin kadın hak ihlalleri raporunu açıkladı
İHD İzmir, Ege bölgesinin kadın hak ihlalleri raporunu açıkladı

İHD Kadın Komisyonundan Cemile Karakaya yaptığı açıklamada, “1 Ağustos 2014’te İstanbul Sözleşmesi olarak anılan kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi yürürlüğe girmesine rağmen, ülkemizde kadına yönelik hak ihlalleri, yasal düzenlemelerin kadınları korumaya yetmediğini ve uluslararası sözleşmelerin yükümlülüklerin yerine getirilmediğini görüyoruz” dedi.

Kadına yönelik şiddeti hasta kadın tutuklular açısından değerlendiren Karakaya, “Hapishanelerde 402’si ağır olmak üzere 1154 hasta tutsak bulunuyor. Hala Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Hapishanesi’nde bulunan Sise Bigöl tek başına yaşam ihtiyaçlarını karşılayamadığı halde tahliye edilmiyor. Ayrıca savaş mağduru sığınmacı kadınların, sınırdışı edilen kadınların akıbeti konusunda nasıl bir çalışma yapıldığı bilinmemektedir” ifadelerini kullandı.

İşte açıklanan o rapor:

Ege bölgesinin hak ihlallerini tesbiti kaynağı belli ulusal ve yerel basın taramaları ve bize gelen başvurular üzerinden yapılmıştır. Tarama yapılan iller; İzmir, Manisa, Aydın, Muğla, Denizli, Antalya, Isparta, Balıkesir, Kütahya, Uşak, Burdur illeri ve bunlara bağlı ilçelerdir. Bu rapor Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos aylarını kapsamaktadır. 
GÖZALTI
Ülkemizde ve bölgemizde siyasi, sosyal medya paylaşımı gibi gerekçelerle birçok gözaltı ve tutuklama olmaktadır. Özellikle HDP’li oldukları için yapılan gözaltı ve tutuklamalar aktif siyasete katılma hakkının yurttaşın elinden alınması demektir. Bu gözaltı ve tutuklamalar bölgemizin, ifade özgürlüğü kapsamında, karnesini oluşturmaktadır. Yanı sıra gözaltına alınan insanların kim olduğu belirsiz kişilerce ayrı bir odaya alındığı, kişilerin özel hayatlarıyla ilgili bilgiler verildiği, para teklif edildiği şeklinde başvurular gelmiştir. Hiçbir kaydı bulunmayan bu işlemlerin iyi niyetli olmadığı çok açık görülmektedir ki bu kişiler görüşmeyi istemediklerinde telefonla arayarak, karşılarına çıkarak, tehdit edercesine yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Bu kişilerin kim olduklarının ortaya çıkartılması ve bu uygulamalardan derhal vazgeçilmesi gerekmektedir. Bölgemizde ise tüm bu uygulamaların sayısal verileri şunlardır: 
Gözaltı 154
Tutuklama 44
Adli kontrol 11
Ev baskını 7
Gözaltında tehdit 1
Ajanlık teklifi 5
MÜLTECİ
Ülkemiz ve özellikle bölgemiz coğrafi konumu bakımından mültecilerin geçiş konumu durumundadır. Ülkelerindeki savaşlardan, yıkımdan, siyasi baskılardan, doğal afetler gibi nedenlerden kaçan insanlar ülkemize sığınmakta ya da ülkemizi başka bir ülkeye geçiş yolu olarak kullanmaktadırlar. Yaşamak için yeni bir umut arayan bu insanlar ya insan kaçakçılarına ellerindeki son paralarını vererek bir yol aramış ya da burada yeni bir yaşam derdine düşmüştür. Bu yollarda ya boğularak yaşamlarını yitirmişler ya da geçiş yapmaya çalışırken yakalanarak herkesin durumundan bihaber olduğu geri gönderme merkezlerine gönderilmişlerdir. Gittikleri yerlerde yeni bir yaşam kurmaya çalışanlar ise nefret söylemlerine ve şiddete maruz kalmakta, potansiyel suçlu olarak görülmektedirler. Bu insanların insanca koşullarda yaşamını sağlayacağı bir ortama ihtiyacı vardır ve bu durum ne yazık ki sağlanmamaktadır. Bölgemizde ise tüm bunların sayısal verileri şunlardır: 
Yurtdışına geçmeye çalışırken yakalanan mülteci sayısı 6681
Mülteci ölümü 3’ü çocuk 25
Haber alınamayan mülteci 1
KADIN
Eril zihniyetin bir ürünü olarak kadınlar yüzyıllardır ikinci sınıf insan muamelesi görmekte, kadın bir meta gibi görülmektedir. Kadını güçsüz ve erkek tarafından korunması gereken bir statüde tutmakta ve erkeğin malı, eşyası konumunda görmektedir. Bu zihniyet kadına yapılan hak ihlallerinin çoğunun ‘’yakını erkeklerden’’ gelmesinin sebebidir. Bu durum aynı şekilde eril zihniyetli devletlerce cezasızlık ya da ödül diyebileceğimiz cezalarla kendisini göstermektedir. Tüm bunlar kadına yönelik yaralama, taciz, tecavüz, cinayet gibi şekillerde ortaya çıkmaktadır. Bölgemizde ise tüm bu uygulamaların sayısal verileri şunlardır: 
Kadın yaralama 12
Kadına cinsel taciz 2
Kadın tecavüzü 2
Kadına darp 5
Kadın tacizi 6
Kadın cinayeti 11
Kadına hakaret 2
Fuhuşa zorlama 2
Kadın kaybı 1
Kadına tehdit 1
ÇOCUK
Dünyanın en masum en korunmasız varlığı çocuklardır. Çocuklar aynı zamanda bir toplumun geleceğidir. Çocuğa yönelik davranışlar toplumun zihniyetini belirler. Çünkü çocuk savunmasız ve kendini koruyamayacak pozisyondadır, ona karşı yapılan her davranış hem geleceğe hem de toplumun tümüne yapılmış sayılır. Bölgemizde çocuğa karşı giderek artan bir şiddet anlayışı vardır. Tüm bu uygulamaların sayısal verileri şunlardır:
Çocuğa darp 2
Çocuk tacizi 18
Çocuk ölümü 1
Çocuk evliliği 1
Çocuk cinayeti 
ÇALIŞMA YAŞAMI
İnsanların hayatlarını idame ettirebilmeleri için çalışma zorunluluğu ve aynı zamanda topluma katılma ve üretimin bir parçası olma ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlardan kaynaklı fiziksel güç ile yaşamını idame ettirmeye çalışan insanlar, inşaat, tarım, fabrika işçiliği gibi işlerde çalışmaktadırlar. Bu işler yapısı gereği ağır işler olmakla beraber, gerekli koşullar sağlanmadığında hayati tehlikeyi bünyesinde barındırır. Bu koşulları sağlamak işverenin görevidir. İşveren ise daha fazla kazanç uğruna işçinin hayatını ve güvenliğini yok saymaktadır. Bunun en büyük örneği inşaatlarda önlem eksikliğinden hayatını kaybeden ya da yaralanan, sakat kalan insanlardır. 
Bunların yanı sıra çalışan işçilerin ise sendikalaşma, greve gitme gibi hakları yok sayılarak ya da bir suç sayılarak işçiler işten çıkartılmıştır. Ayrıca siyasi düşüncelerinden dolayı insanlar görevlerinden ihraç edilmişlerdir. Bu durum ülkemizde var olan işsizlik problemini kat be kat arttırmaktadır. İhraç ve işten çıkarmalar ile işsiz kalan insanların da yaşamını idame ettirmesi zorlaştırılmıştır, bu sebepler intihara giden bir süreci ortaya çıkarmaktadır. Bölgemizde ise tüm bu uygulamaların sayısal verileri şunlardır:
İşçi ölümü 18
İşten çıkarma 1539
İş kazası 139
İhraç 599
Gıda zehirlenmesi 750
Açlık grevi 1
HAPİSHANE
Devlet hapishaneye girmiş her bireye bakma yükümlülüğündedir. Devletin bireye karşı yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülükler dışarıda olduğu kadar içerideki insan için de geçerlidir. Onun sağlık hakkına erişimini, eğitim hakkına erişimini, iletişim hakkına erişimini engelleyemez, hatta bunları sağlamak zorundadır. Fakat ülkemiz hapishanelerinin özellikle OHAL sürecinde, OHAL bahane edilerek, koşulları ağırlaştırılmış, OHAL’in kaldırılmış olması bu koşulları ortadan kaldırmamıştır. İnsanlar cezaevi idaresinin insafına bırakılmış, hukuki uygulamalar yok sayılmış, bunun sonucu olarak da hücre cezası, çıplak arama, darp, tedavi engeli, tecrit, ani koğuş aramaları ve eşyaların dağıtılması gibi uygulamalarla kendisini göstermiştir. Bu uygulamalar insanlık onuruna yakışmayan uygulamalardır. 
İnsanın sadece yaşıyor olması yaşam hakkının varlığı anlamına gelmemektedir. İnsanca yaşam koşullarının sağlanması gerekmektedir. Hapishanelerin bir başka boyutu ise hasta mahpuslardır. Hapishane koşullarında sağlıklı bir birey her an sağlığını yitirmekle yüz yüze kalmaktadır. Çünkü bu ortamlar nemli, güneş görmeyen ve birçok insanın aynı yerde yaşadığı yerlerdir. Hasta olan bir insanın böylesi koşullarda hastalığı daha da ilerlemekte, keyfi uygulamalar ile tedavi hakkının elinden alınması durumu daha da vahim bir hale getirmektedir. Bu insanlar ATK’den ‘’cezaevinde kalamaz raporu’’ almış olmasına rağmen keyfi bir şekilde hapishanede tutulmakta, ya da bu raporlar siyasi süreçlere göre verildiği için hapishanede ölümü beklemektedir. Mahpusa her şeyi mubah gören bu zihniyetin sonucundaki uygulamalar, ikinci bir cezalandırma sistemi haline gelmiştir. Bölgemizde ise tüm bu uygulamaların sayısal verileri şunlardır: 
Hücre cezası 1
Açlık grevi 7
Kitap, dergi yasağı 7
Savunma hakkı engeli 1
Hapishanede ölüm 1
Keyfi koğuş araması 4
Tecrit 1
Kelepçeli tedavi 2
Hasta mahpus 4
Tedavi engeli 4
Darp  3
Sosyal faaliyet engeli 4
Eğitim engeli 1
İletişim engeli 2
İntihar iddiası 1
Koğuş aramalarında koğuşların dağıtılması 1
Çıplak arama dayatması 1
Keyfi disiplin cezası 1
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ENGELİ 
İnsanların toplanma, barışçıl gösteri yapma hakları bulunmaktadır. Tüm bu haklar siyasal ortamın durumuna göre keyfi olarak engellenmektedir. Haziran ayındaki seçim sürecinde YSK’dan geçmiş, seçime girmeye hak kazanmış siyasi partilere karşı engellemelerde bulunulmuştur. Özellikle HDP seçim çalışmaları birçok yerde gerek halk tarafından nefret söylemi ve saldırı, gerekse güvenlik güçlerince engelleme, miting yasaklama biçiminde kendisini göstermiştir. Bölgemizde ise tüm bu uygulamaların sayısal verileri şunlardır: 
Eylem – etkinlik yasağı 1
Seçim çalışması engeli 9
DİĞER 
Bölgemizde oluşan diğer hak ihlalleri ise şunlardır:
Sağlık görevlisine kötü muamele 1
Politik tercih nedeniyle saldırı 2
Güvenlik görevlisince keyfi uygulama 2
Siyasi çalışma engeli 11
Orman yangını
33
TOPLAM : 10.148 

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız