ERKAN SOYLU
Net haber Ajansı
Alevi örgütleri, İzmir'de Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. "Bu ülkede aydınların yakıldığını unutma. Yakanları affetmiyoruz aklayanları da" pankartının açıldığı açıklamada "Sivas'ın ışığı sönmeyecek", "2 Temmuz karanlığı adalet, yüzleşme ve toplumsal barış ile aydınlanır" dövizleri taşındı. Açıklamada sık sık "Sivas'ı unutma unutturma", "Sivas, Dersim Koçgirî unutulmaz hiçbiri" ve "Dün Sivas'ta bugün Maraş'ta faşizme karşı omuz omuza" sloganları atıldı.
Alevi Bektaşi Federasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Avusturalya Alevi Bektaşi Federasyonu, Türkiye Alevi Federasyonu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı ve Alevi Kültür Dernekleri’nin çağrısıyla gerçekleştirilen eyleme, çok sayıda siyasi parti, platform, dernek ve yurttaş katıldı.
DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE 33 CANIMIZ KATLEDİLDİ
Açıklama öncesinde söz alan Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkan Yardımcısı ve Ege Bölge Sorumlusu Mehmet Bozkurt, Suriye’deki Alevi katliamını hatırlatarak, tıpkı Madımak gibi bu katliama da sessiz kalındığını söyledi.
Bozkurt, “İçişleri Bakanlığı, devlet erkanı, valilik bu duruma seyirci kaldı ve müdahale etmedi. Dünyanın gözü önünde, canlı yayında 33 canımız katledildi. Önceden planlanarak tertiplenmiş bu katliamın derin bir arka planı vardır. 32 yıldır bu karanlığa aydınlığa çıkması için mücadele ediyoruz. Failler serbest bırakıldı ve aramızda geziyorlar. Suriye’de bir Alevi katliamı yaşanıyor. Bu katliamın bir parçası da buradan gidiyor. İnsanların Şam yönetimi tarafından katledildiği belgelendi. Bir kez daha söylüyoruz; ibadet yerlerimiz cemevlerimizdir. Alevileri asimile etmek için Alevi Bektaşi Cemevi Başkanlığı’nı kurdular. Biz Alevi örgütleri bu kurumu tanımıyoruz. Alevileri temsil etmiyorlar” şeklinde konuştu.
Ortak basın açıklamasını ise, Alevi Kültür Derneği (AKD) Genel Merkez Yöneticisi Bahar Kaplan okudu. Bu topraklarda direnişin simgesi, Alevi inancının hak, hakikat ve adalet yolundaki temel direklerinden biri olan Pirimiz Pir Sultan Abdal’ın anısına düzenlenen etkinliklerin dördüncüsünde, Semah dönen gençlerimiz, ozanlarımız, yazarlarımız, sanatçılarımız, aydınlarımız, bu halkın vicdanı ve geleceği olan 33 Canımız, 2 Temmuz 1993 Cuma günü Madımak Oteli’nde yakılarak katledildiğini dile getiren Kaplan, Katillerin sloganlar eşliğinde yaklaştığını, güvenlik güçlerinin seyirci kaldığını, dönemin siyasi iktidarının sessizliğiyle gölgelenmiş bu katliamın, sadece Türkiye'nin değil, insanlık tarihinin kara leke olarak geçtiğini, bu coğrafyada farklı olana, inanca, düşünceye, aydınlığa ve insanlığa karşı işlenmiş bir insanlık suçu olduğunu vurguladı.
ADALET YERİNİ BULMADI
Bahar Kaplan, Bu vahşi katliamın üzerinden 32 yıl geçtiğini ancak ne acının azaldığını, ne de öfkenin dindiğini, çünkü adalet yerini bulmadığını, katillerin büyük bir bölümü cezasız kalırken ceza alanlar affedildiğini, serbest bırakıldığını, insanlığa karşı işlenmiş bir davanın zaman aşımına uğratıldığını, Sivas'ın öncesinde yaşanan katliamlarla da, Sivas'la da, sonrası yaşanan katliamlarla da yüzleşilmediğini dile getirdi.
Kaplan, katilleri de, bu katliamı planlayanları da, aklayanları da tanıdıklarını, zihniyetlerini bildiklerini, tarihimiz bu anlayış ile mücadele tarihi olduğunu, tarihin hiçbir döneminde karanlığa teslim olmadıklarını, bundan sonra da olmayacaklarını, yüzleşme ve hesaplaşma olmadan bu topraklara barışın da, demokrasinin de, özgürlüğün de gelmeyeceğini, 2 Temmuz'un hesabı sorulana kadar, Sivas için Adalet, Herkes İçin Adalet mücadelenin büyütülerek sürdürüleceğini söyledi.
HUKUKSUZLUK OLAGANLAŞTIRILIYOR
Bugün Sivas’ın katillerinin, Hizbullahçıların salıverildiğini, gazetecilerin, öğrencilerin, aydınların cezaevlerinde tutulduğunu, halkın iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyumların atandığını ifade eden Kaplan”Ekonomik ve sosyal kriz, adalet krizi ile gerici ve tekçi bir ablukaya dönüşürken, emekçilerin, emeklilerin, gençlerin kadınların bedeller ödeyerek kazandıkları temel hakları bir bir gaspediliyor, en demokratik anayasal hakları kullandırılmıyor, bu düzenin devamına yönelik her türden hukuksuzluk olağanlaştırılıyor. Eğitim sisteminde dayatılan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, gerici, tekçi bir kuşatmanın başka bir adıdır. Laik ve bilimsel eğitim yerine dinsel ve mezhepçi bir müfredat getirilerek, yeni karanlıklar örülmek istenmektedir. Bu model, yeni katliamların altyapısını hazırlamaktadır.”dedi.
KATLİAMLAR ALEVİLERİN KADERİ DEĞİLDİR
Sivas, Tokat, Malatya Erzincan başta olmak üzere Alevi coğrafyası madencilik adı altında, maden ve enerji şirketlerine peşkeş çekildiğini, kutsal mekânların, ziyaretgahların, derelerin, dağların, yaşam alanlarınınz talan edildiğini dile getiren Kaplan, “Bu yapılmak istenen şey, sadece sıradan bir doğa katliamı değil, aynı zamanda bir inanç, kültür ve hafıza kıyımıdır.Bu düzenin adı açıkça faşizmdir. Bugün yapılan şeyin adı, açıkça şeriatçı ve faşist bir kuşatmadır. Ve biz, bu kuşatmaya karşı direnen halkların, inançların, kadınların, gençlerin yanında, Hakk’ın ve halkın yolundayız !Sivas’ta yakılan ateşle simgeleşen bu katliamla yüzleşmeyen hiçbir iktidar, barış ve eşit yurttaşlık iddiasında bulunamaz. Dersim, Çorum, Maraş, Gazi, Suruç, Roboski, Ankara Gar, Gezi ve daha bir çok katliam gibi, yaşanmış ve yaşanmakta olan her bir katliam, ülkemizin kara günleridir. Katliamlar, Alevilerin ve Türkiye halklarının kaderi değildir ve olmayacaktır. Pirlerimizin, yol önderlerimizin tarih boyunca sürdürdüğü hak ve hakikat mücadelesini büyüterek devam ettirecek ve sonunda kaybeden karanlık olacaktır. Bu ülke ve bütün halklar özgürleşecek, eşit yurttaşlığa dayalı Laik ve Demokratik Cumhuriyet mutlaka inşa edilecektir.”dedi.
ALEVİLER YALNIZCA BU ÜLKENİN VİCDANI DEĞİL, KURUCU İRADESİDİR
Kaplan açıklamasına şöyle devam etti: , “Yolu Hacı Bektaş’tan, Dersim'den, Madımak'tan geçmeyen bir barış, Aleviler için eksik ve adaletsizdir. Başta Kürt sorunu ve Alevi sorunu olmak üzere hiçbir sorun, yüzleşme olmadan çözülemez. Aleviler her daim barıştan yanadır ancak, yüzleşme ve hesaplaşma olmadan yapılacak her tür “barış”, daha baştan çözülmeye mahkûmdur.Bugün bir yandan da “yeni anayasa” tartışmaları yürütülüyor .Ama o masalarda yine Aleviler yok, emekçiler yok, kadınlar yok, Kürtler yok !Biz olmadan yazılan bir toplumsal sözleşme, ne eşit olabilir, ne özgür, ne de kardeşç . Aleviler yalnızca bu ülkenin vicdanı değil, aynı zamanda kurucu iradesidir. Bu nedenle yeni anayasada Aleviler söz sahibi olmalı, yalnızca “konu” değil, özne ve kurucu irade olarak kabul edilmelidir”
MÜCADELE ÇAĞRISI
Kaplan ortak basın açıklamasını, “Emekte, laiklikten, Eşitlikten yana olan, özgür ve kardeşçe yaşayacağımız aydınlık bir Türkiye diyen, halkına ses, karanlığa ışık olan tüm dostlarımızı 2 Temmuz'da Sivas'a ve bulundukları her yerde alanlara çağırıyoruz. Faşist ve Şeriatçı Kuşatmaya Karşı birlikte mücadeleye çağırıyoruz. Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız”çağrısı ile tamamladı.