Güncel

Ölüdeniz ve Kayaköy Için de talan ve katliam ruhsatı verildi

Ölüdeniz ve Kayaköy’deki doğal ve arkeolojik sit alanlarına 6 adet jeotermal sondaj kuyusu açılması için izin ve ruhsat verildi.

30 Nisan 2020 Saat: 08:21
Ölüdeniz ve Kayaköy Için de talan ve katliam ruhsatı verildi
Ölüdeniz ve Kayaköy Için de talan ve katliam ruhsatı verildi

Muğla’nın Fethiye ilçesinde, Arkeolojik Sit ve 1’inci Derece Doğal Sit Alanı içinde yer alan Ölüdeniz Plajı Lagünü’nde iki tane, Kayaköy Mahallesi Soğuksu Plajı mevkiinde bir tane, Delikliburun/Gemiler Sahili içerisinde bir tane ve Darboğaz Plajı kuzeyindeki Oyukbaşı Tepesi mevkiinde iki tane olmak üzere her biri en az 10 bin metrekarelik alanı kaplayan 6 adet jeotermal sondaj kuyusu açılması için iş insanı Abdulvahap Çelik’e izin ve ruhsat verildiği öğrenildi.

Her biri en az 10 bin mertrekarelik alanı  kaplayan 6 adet sondaj kuyularından, 2 tanesi Ölüdeniz Plajı  Lagününde Arkeolojik Sit ve Birinci Derece Doğal Sit içerisinde,  1 tanesi Kayaköy  Mahallesi  Soğuksu Plajı  Mevkiinde Birinci Derece Doğal Sit Alanı içerisine,  1 tanesi Delikliburun-Gemiler Plajında  Arkeolojik Sit ve Doğal Sit Alanı içerisinde, 2 tanesi ise Darboğaz Plajı kuzeyindeki Oyukbaşı Tepesi Mevkisinde  Birinci Derece Doğal Sit Alanı  içerisinde yer alıyor.

KARARA KARŞI İLK OLARAK İMZA KAMPANYASI DA BAŞLATILDI

Bölge halkı karara tepki gösterirken, sivil toplum örgütleri tarafından change.org üzerinden de katliamın durdurulması için imza kampanyası başlatıldı. Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği de konu ile ilgili bir açıklama yaparak, dünya harikası Ölüdeniz için bu durumun bir “ölüm fermanı” anlamına geldiğini, bu doğa talanı ve katliamın durdurulması için her türlü çabanın gösterilmesi gerektiğini bildirdi. Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği’nin açıklaması şöyle:

“Jeotermal sondaj sırasında, buhar ve karbondioksit salınımı, zemin oturması ve çökme, gürültü, patlama ve fışkırma, eriyikte bulunan arsenik, bor, siyanür, kükürt, nikel, kurşun, kobalt, kadmiyum, krom ve mangan gibi tehlikeli kimyasalların yer üstüne deşarjı, kabuklaşma önlemek için kullanılan sülfürik asit gibi kimyasalların salınımı gibi sorunlar oluşabilmektedir. Sondaj sonrası Jeotermal enerji tesisin işletilmesi süresince ise karbondioksit ve H2S (Hidrojen Sülfür) emisyonları, jeotermal sıvının ekstraksiyonu nedeniyle arazinin çökme riski, doğrudan akarsulara deşarj yoluyla yoğun su kirliği, asit yağmurları nedeniyle toprağın, ağaçların, tarımsal ürünlerin, göller ve akarsuların olumsuz olarak etkilenmesi şeklinde yaşam döngüsüne olumsuz ve küresel ısınmayı arttırıcı etkileri bulunmaktadır.”

BU CENNETİN YOK EDİLMESİNİ SEYRETMEYECEĞİZ

Sondaj aşamasında Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde şantiye yerleşkesi kurulması, sondaj makinesinin öngörülen noktalara taşınması için ağaç kıyımı yapılarak arazi ve yolların açılması kaçınılmaz olacaktır. Bunun yanında, açılan kuyuların bulunduğu bölgede turistik tesislerin yapılmasına ilgili mevzuatlarca imkan sağlamaktadır. Sondaj yerlerinin konumuna bakıldığında, inşaat alanlarının yenilenebilir enerji aramaktan çok daha farklı beklentilerin karşılanmasına yönelik olduğunu akla getirmektedir. Bu coğrafyada yaşayan bizler; bu cennetin yok edilmeden, gelecek nesillere olduğu gibi aktarılmasını istiyoruz. Bu yüzden her noktası birbirinden değerli, senede 1,5 milyon turistin geldiği, Özel Çevre Koruma Bölgesi olan bu cennetin göz göre göre yok edilmesini seyretmeyeceğiz. ÇED aşamasında görüş bildirecek bütün kurum ve kuruluşları ve Çevre Şehircilik Bakanlığı’nı bu yanlışa dur demeye, bizimle aynı fikirde olan herkesi de bizlere destek olmaya çağırıyoruz.”

EFSANELEŞTİRİLEN BİR DENİZ ve KOY

Ölüdeniz, adından anlaşıldığı gibi durgun bir göl gibidir. Denizin bile en dalgalı olduğu günlerde Belceğiz kıyıları dalgalar içindeyken Ölüdeniz’de suda kıpırdanma dahi oluşmamaktadır.  Turkuvaz mavisi suları, ince kum taneleriyle kaplı sahili insanı kendine çeken havası ile muhteşem ve bir çok turistin akınına uğrayan bu tatil yöresi insanlara doğa harikaları sunuyor.  Ölüdeniz denilen koya denizden dar bir boğaz ile girilmektedir. Boğazın iki yanındaki sarp yamaçlar çam ağaçlarıyla kaplıdır. Bu nedenle görülmesi oldukça zordur. Neden suyunun derinliği bu kadar az ve bu denize neden ölü demişlerdir?

Ölüdeniz ismi de Belcekız ismi de halk arasında üretilen bir efsaneye de dayandırılmaktadır. Eskilerden buradan geçen gemiler açıkta demir atar ve içme suyu almak için kıyıya sandal ile giderlermiş. Bir gün yaşlı bir kaptanın genç ve yakışıklı oğlu su almak için koya çıkar. Koya çıktığında güzel Belcekız’ı görür ve kıza vurulur. Kızın da yüreğine ateş düşer ama genç delikanlı suyu alıp dönmek zorundadır. Sonunda gemi uzaklaşıp gider. Belcekız her zaman kıyıyı ve sevdiğini kollamaya başlar. Delikanlı da her defasında buradan geçmeye ve suyunu almaya gelir, bu sayede ise görüşürlermiş.

Bir gün gemi geçerken fırtına kopmaya başlamış. Oğul babasına burada korunaklı bir koy olduğunu söylemiş. Babası ise oğlunun sevdalı olduğunu bildiğinden, kızı görmek ve koyda kalmak uğruna gemiyi parçalamak istediğini sanmış. Dalgalar yükselirken aralarında kavga çıkmış. Gemi tam kayalıklara çarparken ihtiyar bir kürek darbesiyle oğlunu denize atmış, ardından dümene yapışmış ve durumu görmüş. Deniz dönerek çarşaf gibi bir koya dönüşmeye başlamıştır. Delikanlı ise orada ölür. Sevdiğini bekleyen Belcekız da bu nedenle kendisini kayalıklardan atıp ölür.

Efsanedeki ifadelere göre; o günden beri kızın öldüğü yere Belcekız oğlanın öldüğü yere Ölüdeniz denir. Ölüdeniz’in çevresine insan yüzüne benzeyen kayalık vardır. Efsaneye göre; bu kaya ise oğlanın taşlanmış başıdır ve fırtınalı zamanlarda gemicilere “buraya gelin” diye yön gösterirmiş.

Kaynak: Ekoloji Birliği

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız