Güncel

Pala: “AVM’lerin açılma kararı sermayenin ihtiyaçlarına dayanıyor”

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi ve Covid-19 İzleme Grubu “İkinci Ay Raporu”nu açıkladı: Yaşanan süreçte alınan bazı karardan kaygı duymamıza rağmen salgın yönetimi bu haliyle devam ediyor.

22 Mayıs 2020 Saat: 01:30
Pala: “AVM’lerin açılma kararı sermayenin ihtiyaçlarına dayanıyor”
Pala: “AVM’lerin açılma kararı sermayenin ihtiyaçlarına dayanıyor”

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi ve Covid-19 İzleme Grubu salgının 11 Mart’ta görülmesinden itibaren geçen iki aylık süreyi değerlendi. “TTB COVID-19 Pandemisi İkinci Ay Raporu” online yapılan basın toplantısı ile duyuruldu. Covid-19 İzleme Grubu üyesi Kayıhan Pala, “11 Mayıs’ta açıklanan tekrar açılmaya ‘normalleşme’dememeliyiz. Kapalı AVM’ler açılıyorken parklar kapalı tutuluyor. Bu, karar ile hayata geçirilen uygulamaların sağlıkla ilgili veriler ışığında değil, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda alındığını düşünüyoruz” dedi.

Salgının ilk başladığı andan itibaren Bakanlık ile iletişim çabalarında olduğunu ancak bir geri dönüş alamadıklarını söyleyen TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman, “Hatta son zamanlarda TTB olarak soru, talep ve önerilerimizi açık mektupla iletmek zorunda kaldık. Yaşanan süreçte alınan bazı karardan kaygı duymamıza rağmen salgın yönetimi bu haliyle devam ediyor”dedi. Covid-19 İzleme Grubu’nda yer alan Kayıhan Pala, Evrensel‘in haberine göre “11 Mayıs’ta açıklanan tekrar açılmaya ‘normalleşme’ dememeliyiz, açılma kararı sermayenin ihtiyaçlarına dayanıyor” dedi.

“SALGIN YÖNETİMİNDE BİLİM KURULU DEĞİL BAŞKA BİR MERKEZ VAR”

Covid-19 İzleme Grubu’nda yer alan Kayıhan Pala, salgın ile mücadelede Türkiye ve dünya üzerinden elde edilen verilerle ilgili bi sunum yaparak Türkiye’de salgınla mücadelede yaşanan gerçekliklere dikkat çekti. Türkiye’nin OECD ülkeleri arasından bin kişi başına düşen hekim ve hemşire sayısında en düşük ülke olduğunu belirten Pala, “Bu durum uzun sürelerle çok çalışmayı beraberinde getiriyor. Sağlık Bakanlığının derhal bu alanda istihdam yaratması gerekiyor”dedi. Türkiye’de Bilim Kurulunun erken oluşturulmasının olumlu bir örnek olduğunu ancak sonrasında önerilerinin dikkate alınmadığı ve hayata geçirilmediği noktasında tartışmalar olduğunun da altını çizerek, “İlk sokağa çıkma yasağı, AVM’lerin, Liglerin açılması belli ki bilim kurulunun kararı değil ki zaten sonrasında yapılan açıklamalarda da ya haberlerinin olmadığını ya da kararın kendilerine ait olmadığını görüyoruz. Çok açık anlaşılıyor ki salgın sürecinin yönetiminde bilim kurulu değil başka bir merkez var” diye konuştu.

“OECD ÜLKELERİNİN ÇOK GERİSİNDEYİZ”

Mart ayının sonlarında oluşturulan pandemi kurullarının nasıl çalıştıklarını da bilmediklerini ifade eden Pala, “Salgın yönetimine toplum katılımı sağlanmadı. Ne bir meslek örgütü ne de sendika bu alanda yer alıyor hatta uzunca bir süredir halk sağlığı uzmanı dahi yer almadı. Uygulanan test stratejisi sadece semptom gösterenlere yapılmasıyla sorunlu. Sağlık çalışanlarına ve kronik hastalara bile hala test yapılmıyor”diye belirtti.

Epidemiyolojik verilerin de açıklanmadığına değinen Pala, “Türkiye’de başından itibaren salgının baskılanması değil, etkisinin azaltılması stratejisi uygulandı. İlk bir ay salgın hastanelerde yönetilmeye çalışıldı. Sağlık Bakanı ‘Çok test yapıyoruz’ diyor ama OECD ülkelerinin dörtte üç oranının bile gerisindeyiz” dedi.

“TÜRKİYE’DEKİ VİRÜS İRAN VE SUUDİ ARABİSTAN KÖKENLİ”

Türkiye’deki virüsün ağırlıklı kökeninin İran ve Suudi Arabistan girişli olduğunu bunun sebebini ise Umre girişleri ve İran’la giriş çıkışın zamanında yasaklanmaması olarak tanımlayan Pala, “Grafiklere baktığımız zaman milyon kişi başına düşen vaka ve ölüm sayılarında İran’a benzer bir çizgide ilerliyoruz. Bulgaristan ve Yunanistan’ın sayıları ise bizden düşük. Diğer yandan hasta olarak sayılmayan ve hayatını kaybeden birçok kişinin de olduğunu biliyoruz” diye aktardı

.

“R0 ORANI 1’İN ALTINA DÜŞMEDİKÇE ‘BAŞARILIYIZ’ DİYEMEYİZ”

Önceki gün (13 Mayıs) alşamdan beri R0 sayısının tartışıldığını ve bakanın basın toplantısında 1.56 olduğunu söylediğine değinen Pala, “Eğer bu rakam bakanın dediği gibi 1.56 ise bırakın yeniden açılmayı Türkiye’nin tekrar kapanıp önlemleri sertleştirmesi gerekir. R0 oranı 1’in altına düşmedikçe salgında ‘başarılıyız’diyemeyiz. Bu oran bize salgının kontrol edilemediğini ve ciddi bir problemle karşı karşıya olduğumuzu gösterir. 11 Mayıs’ta açıklanan tekrar açılmaya ‘normalleşme’ dememeliyiz. Kapalı AVM’ler açılıyorken parklar kapalı tutuluyor. Bu, karar ile hayata geçirilen uygulamaların sağlıkla ilgili veriler ışığında değil, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda alındığını düşünüyoruz. Elimizdeki sonuçlar artık pandemi öncesi günlere kolay kolay dönemeyeceğimizi gösteriyor. İklim krizi ve yaşam alanlarını değerlendirmeden bu pandemi ile başa çıkamayız. En azından önümüzdeki iki yıl çok dikkat edilmeli, epidemiyoloji bilimi ve DSÖ’nün verileri ile hareket edilmeli” diye konuştu. Pala, bugüne kadar sorularına Sağlık Bakanlığının bir yanıt vermediğini hatırlatarak bu noktada, sağlık çalışanlarının hem sağlıkta dönüşüm politikalarına karşı hem de enfekte olarak salgınla mücadele ettiğine vurgu yaptı. Pala gazatecilerin sorularına da yanıt vererek, “Sağlık meslek örgütleri ve TTB pandemi sürecine dahil edilmiyor. Bilim Kurulu danışılan bir yer haline getirildi, Sağlık Bakanlığı ise alınan ve uygulanan kararlarının kendilerine ait olmadığını söylüyor. Bu pandemi yönetiminin kararlarını ve sorumluluğunu kim alıyor açıkçası biz de bilmiyoruz. Ayrıca buradan bir başarı öyküsü çıkarılmamalıdır. Hayatını kaybeden 35 sağlık çalışanı var. 4 bine yakın ölüm var”diye konuştu.

“SAĞLIK KURUMLARININ KAMULAŞTIRILMASI TEMEL TALEBİMİZ”

TTB Merkez Konsey Üyesi Selma Güngör, salgının uzunca süreceği göz önünde bulundurularak Kişisel Koruyucu Ekipmanlar için stok yapılması ve bu çalışmanın şeffaflıkla yürütülmesi gerektiğini söyledi. Güngör, KKE’lerin çok geç ve yetersiz verilmesinden ötürü birçok sağlık çalışanının enfekte olduğunu 18’i hekim olmak üzere 35 sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini belirtti. Kovid-19’un meslek hastalığı sayılması gerektiğini söyleyen Güngör, “Sağlık kuruluşları çok tehlikeli alanlar olarak kabul edilmeli ve yasaya uygun çalışmalar hızla hayata geçirilmelidir. Hayatın diğer alanlarında da üretimin her aşamasında mesafe korunmalı, çalşma hayatında bulaşmayı engelleyecek adımlar atılmalıdır”dedi. Salgının ikinci ayını doldurmasına rağmen düzenli bir araştırmanın yapılmadığını ifade eden Güngör, “Bu koşullarda sağlık çalışanlarının hakları elinden alınmamalı bir de ekonomik kaygı ile kalmamalıdırlar. Sağlık alanında verilen mücadeler sonucunda sağlıkta dönüşümün geciktirilmiş olması olumlu sonuçlara neden oldu ve buradan itibaren tüm sağlık kurulularının kamulaştırılması temel talebimizdir” diye belirtti.

Covid-19 İzleme Grubu Üyesi Özlem Kurt Azap ise salgın dışındaki hastalıkların da ihmal edilmemesi ve bunun için önlemler alınması gerektiğini söyledi. Azap, Türkiye’de bilimsel araştırmaların uygulanması konusunda da çağrı yaparak “Bilgi alamaz bir noktaya geldik” dedi. 

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız