Kültür

Sezai Sarıoğlu yazdı: Çiçeksiz bahçe diye bakma bana

"Ben bir garip lekeyim; kirletilmemiş zamanlardan kalma" (Metin Altıok)

25 Temmuz 2018 Saat: 14:10
Sezai Sarıoğlu yazdı: Çiçeksiz bahçe diye bakma bana
Sezai Sarıoğlu yazdı: Çiçeksiz bahçe diye bakma bana

Sezai Sarıoğlu

"Ben bir garip lekeyim; kirletilmemiş zamanlardan kalma" (Metin Altıok)

En kötü şey; insanın kendini “yalnız” ve “yanlış” dolayısıyla da “anlamsız” hissetmesidir. Sürekli kendinin ve başkalarının moralini bozan dilden söz ediyorum… Sürekli kendini ve başkalarını aşağıya, dibe çekmenin yaygın dilidir bu… Nedenlere ve sonuçlara bakıp sürekli “âh” çekmekte ısrar etmek ve "âh" çekmeyi muhalefet sanmak kişiyi "ders" değil "dert" sahibi yapar.

Hiçbir şey yapamıyorsanız kitap okuyun, şiir ezberleyin, şarkı-türkü söyleyin. Dışarı çıkın hayata karışın hiç olmazsa yeni biriyle tanışın. Ya da pencereden bakıp kuşlarla, çiçeklerle, insanlarla göz-göze, söz-söze gelin. "Kafes arayan kuş" olmayı terk edip kafesinizden çıkıp sosyalleşin. Okuduklarınızı anlamıyorsanız evden çıkıp sokakları, insanları, yüzleri okuyun.

Bahsi yükseltmekten söz ediyorum... Mütevazı olmak, gerçeklerden kopmamak ama her şeye “rağmen” bahsi yükseltmek. Yüksek uçup alçak konmanın, alçak uçup yüksek konmanın bilgisi ve bilgeliği…

Sürekli âh-vah çekerek ne yeni kendimize ne hayata ne de birbirimize başlayamayız ki? Âh değil aşk çekerek neye sevineceğimizi unuttuk sanki? Baktım, çok baktım delillere, her şeye rağmen buradayız ve varız; varlığımız birbirimize emanet.

Birbirimizi bulamayacak kadar uzaklaşmış ve kaybolmuş olamayız. Susmanın, yenilmenin ve kaybolmanın anlamı değişince yeniden konuşmanın, bulmanın ve ayağa kalkmanın da anlamının değişeceği hayata dahil. Kimsenin mülkü olmadığımız gibi, cevaplar da bizim mülkümüz değil. Özgürlük denen şeyin tabu-tapu olmadığını anlamak için Manifesto'ya el basmak gerekmiyor...

Garantili bir hayat olmadığı gibi garantili siyaset de yok. Garantili Devrim ve Aşk ise hiç ama hiç yok…"İktidar" ve "gelecek" odaklı ve dikey değil hemen şimdi başlayan "özgürlük" odaklı ve yatay, hayatın içinde bir siyasetten varoluştan söz ediyorum. Hayat fazla uzağa gitmiş olamaz. Say ki her şey rüyaydı ve uyandık...

Devrim uzak bir ihtimal evet ama devrimi ve sosyalizmi cümle içinde kullanmamak niye? Manifesto mu istiyorsunuz: İyiyim. Esiyorum. Esiyoruz… Tüzük ve program mı istiyorsunuz, ağaçların ormanı, ormanın ağaçları küstürmediği, ne ormanın ne de ağacın kutsandığı "bir ağaç gibi tek ve hür bir orman gibi kardeşçesine" dizesi yeterli… Propaganda mı istiyorsunuz, "Aşk örgütlenmektir bir düşünün...”

Büyük anlatılara evet, ama küçük anlatılar ve küçük başarılar da gerek bize. "Karşı kıyıda herkes her şey öldü" diyordu Sovyet şair Voznesenki… Değil hiç değil… Ölmeyen, öldürülemeyen ne çok şey, ne çok hatırlı hatıra var. Topraktan çıkarılıp hohlayıp parlatılacak ne çok gümüş cümlemiz var…

Bazen hatırlamak için unutmak, unutmak için hatırlamak gerek.
Ne kaybolduğumuz ne de birbirimizi bulduğumuz yerdeyiz. Başlamak için, ne "kaybolduğumuz" ne de birbirimizi "bulduğumuz" yere değil, şiirli ve sihirli başka bir yere yürümek gerek...

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız