Güncel

35 yıldır aranan gözaltındaki kayıp Nurettin Yedigöl

Cumartesi anneleri, bu kez 12 Eylül Cuntası tarafından gözaltına alındıktan sonra işkencede öldürülen ama cesedi hala ailesine verilmeyen Nurettin Yedigöl için meydandaydı.

17 Nisan 2016 Saat: 01:17
35 yıldır aranan gözaltındaki kayıp Nurettin Yedigöl
35 yıldır aranan gözaltındaki kayıp Nurettin Yedigöl

TÜRKER DEMİRCİ


12 Eylül Cuntası tarafından gözaltına alındıktan sonra  işkencede öldürüldüğü yanında bulunan  tanık ifadeleri ile sabitlenen ancak  cesedi  hala ailesine verilmeyen Nurettin Yedigöl’ün ölümünün 35 yılında, Cumartesi anneleri , kayıp yakınları ve arkadaşları  Galatasaray meydanında  Yedigöl’ün kendilerine verilmesini, sorumluların yargılanmasını istedi. Bazı yazar ve sanatçılarda katılarak destek verdi.

Meydana toplanan kalabalığa hitaben açıklamalarda bulunan  İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyeleri, Nurettin Yedigöl hakkında açıklamalarda bulundu.

Açıklamada şöyle denildi:

“Yargı yoluyla hukukun işlevsizleştirildiği günlerdeyiz.

Hukukun bütün imkânlarını kullanan kayıp yakınları delillere rağmen, tanıklara rağmen sonuç alamıyor. Adli makamlar hukukun üstünlüğünü ve adaletin gerçekleşmesini sağlama görevini yerine getirmiyor. Mahkemeler kayıp davalarının geçmişle hesaplaşma sürecine dönüşmesi için gerekli yargısal iradeyi göstermiyor. Çok uzun yıllar mücadele edilerek yargıya taşınan kayıp davaları, cezasızlık geleneğinin bir halkasına dönüştürülüyor.

Anayasa Mahkemesinde sonuçlanan ilk gözaltında kaybetme davasında da sonuç değişmedi. Anayasa Mahkemesi, Nurettin Yedigöl 'ün gözaltında kaybedilmesi ile ilgili olarak verdiği kararda, gözaltında kaybetme suçunu evrensel hukukun tanımlamalarından bağımsız olarak ele aldı ve iç hukuk yollarını tamamen kapattı.

Bugün gözaltında kaybedilişinin 35. yılında "Nurettin Yedigöl için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz" demek için buluştuk.

26 yaşındaki Nurettin Yedigöl, 70'li yıllarda gençlik hareketinin içinde yer alan bir sosyalistti.

Etkileri bugün de hissedilen 12 Eylül askeri darbesi gerçekleşmiş, darbe karşıtları için sürek avı başlamıştı.

Hakkında yakalama kararı çıkartılan Nurettin Yedigöl, 10 Nisan 1981 tarihinde İstanbul/İdealtepe’de bir eve yapılan baskında gözaltına alındı. Ünlü işkence merkezi Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne getirildi. Burada Honduras’ta işkence eğitimi alan K Gurubu tarafından sorgulandı.

İfade vermeyi reddettiği için en ağır işkencelere maruz kaldı. Arkadaşlarına onun kanlar içindeki çıplak bedenini gösterip "konuş, yoksa senin de sonun Nurettin gibi olur" dediler.

En son 17 Nisan 1981 günü şubede sorgulanan diğer arkadaşları tarafından görüldü; kanlar içindeydi, konuşamıyordu, bilinci yerinde değildi. Bir daha onu gören olmadı.

Baba İsmail Yedigöl ve avukatı tüm mercilere başvurdu, Kenan Evren'e kadar ulaştı. Ama bu başvurulara Nurettin’in hiç gözaltına alınmadığı cevabı geldi.

10 kişi Nurettin’i siyasi şubede gördüklerine dair tanıklık etti. “Şahidiz, işkencede öldürüldü” diye ifade verdiler ama savcılık “böyle şey olmaz, devlete iftira atmayın” dedi.

Tam 35 yıldır hukuk işletilmedi, suç duyuruları takipsizlikle sonuçlandı.

Nurettin Yedigöl'ün gözaltında kaybedilmesi ve faillerin yargılanması ile ilgili yapılan suç duyuruları sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından farklı tarihlerde üç ayrı soruşturma yürütüldü ve soruşturmaların hepsinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi.

Bunun üzerine İHD avukatı Eren Keskin, 93 yaşındaki Zeycan Yedigöl adına 15 Şubat 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Adalet Bakanlığı 26 Aralık 2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunduğu yazılı görüşünde, yürütülen 2 soruşturmanın Anayasa Mahkemesi'nin yetkisinin başladığı 23 Eylül 2012 tarihinden önce gerçekleştiğini, üçüncü soruşturmanın ise şeklen yeni bir soruşturma olsa da yenilik içermediğini, esas bakımından ise başvurucunun yakınının gözaltına alındığına ilişkin bir kabul veya veri bulunmadığını söyledi.

Anayasa Mahkemesi, Dünya İnsan Hakları günü olan 10 Aralık 2015 tarihinde oy birliğiyle başvurunun zaman bakımından kabul edilemez olduğuna karar vererek, iç hukuk yollarını tamamen bitirdi.

Uluslararası hukuk gözaltında kaybetme fiilini, kaybolan kişinin akıbeti ve yeri gizli tutulduğu sürece süreklilik taşıyan bir suç olarak tanımlar. Bu nedenle bir hukuk belgesinin yürürlüğe girmesinden veya bir merciinin yetkisinin kabul edilmesinden önce gerçekleşmiş gözaltında kaybetme fiillerinde; devletin, yalnızca belgenin veya merciinin yürürlüğe giriş tarihinden sonra gerçekleşenlerden değil, gözaltında kayıptan kaynaklanan tüm ihlallerden sorumlu tutulması gerektiğine vurgu yapar.

Adalet Bakanlığı’nın görüşü ve bu görüşe uygun düşen AYM kararı evrensel hukuka ve teamüllere aykırıdır.

Bugün hukuk işletilmiyor, adalet tecelli etmiyor diye yılgınlığa kapılmayacağız. Barışın, hakikatin ve adaletin egemen olacağı günlere olan inancımızla mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.

Nurettin Yedigöl'ü kaybedenleri ve onları koruyanları, hakikatin ve adaletin hafızasına kazıyacağız.”

Cumartesi anneleri, kayıp yakınları ve Yedigöl’ün arkadaşları, işin peşini bırakmayacaklarını ifade ederek alandan ayrıldılar.(Foto: Kerim Eren)

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız