Güncel

‘Bedrettin Cömert’i anımsar mısınız?’

Soranın yüreğini yakan, asla sorulmaması gereken bir soru. ‘Kendi geçmişinizi anımsar mısınız?’ demek kadar anlamsız. Ama...

11 Temmuz 2016 Saat: 20:09
‘Bedrettin Cömert’i anımsar mısınız?’
‘Bedrettin Cömert’i anımsar mısınız?’

  • Aylin GÖÇMEN

Soranın yüreğini yakan, asla sorulmaması gereken bir soru. ‘Kendi geçmişinizi anımsar mısınız?’ demek kadar anlamsız. Ama bizim gibi derin amneziye yakalanmış toplumların gündelik, sıradan sorularından.
Sorun, yüzünüze boş gözlerle bakan genç insanlar göreceksiniz etrafınızda. Günlük, haftalık hafızalara mahkûm edilmiş, anılarından koparılmış ama her şeyi bildiğine inandırılmış genç insanlar.
Oysa anımsanmayı, bilinmeyi ne çok hak eden bir öyküdür Bedrettin Cömert’in öyküsü. Bilsek, hatırlasak, düşünsek bugüne bakışımızı değiştirecek öykülerden. 
Samsun’un küçük bir köyünde, 1940’ta doğar. Yoksullukla geçer çocukluk yılları. Liseyi Sivas’ta okur. Oradan bir devlet bursuyla İtalya’ya, Roma Üniversitesi’ne sürer yolculuğu. İtalyan Dili ve Edebiyatı okur ama sanat tarihine, şiire, edebiyata, eleştiriye de merak sarar.
1970’te Hacettepe’ye gelir. Bütün birikimiyle yazmaya, ders vermeye başlar. Önemli çevirilere imza atar, kitapları yayımlanır. Sanatın insanlığı değiştireceğine inanır. O ünlü kitabı, ‘Sanatın Öyküsü’nü çevirir Türkçeye. Öğrencileriyle dosttur. Özverilidir, çalışkandır, yüreklidir.
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği’nin başkanlığına seçilir bir süre sonra. Hemen ardından Hacettepe Üniversitesi’ndeki olayları inceleyen bir komisyonun başkanlığını üstlenir. Sorular sorar, düşünür, çok sayıda insanla konuşur.
İşte bu günlerde, 11 Temmuz 1978’de bir salı günü sabah saat sekiz kırk beşte Ankara’da evinin önünde açılan çapraz ateşle öldürülür. Polis saldırganları belirler. Silahları bulur. Ama hiç kimse tutuklanmaz, hiç kimse ceza almaz Bedrettin Cömert cinayetinden...
Üstü örtülür.
Unutulur. Unutturulur...
Unuttuğumuz pek çok değerli insan gibi...
Oysa toplumlar bellekleriyle yaşar.
Unutmak, tıpkı bireylerde olduğu gibi toplumlarda da ağır bir hastalıktır. Geçmişte neyi yitirdiklerini bilmeyen kuşaklar, gelecekte hangi boşlukları dolduracaklarını kavrayamaz. 
Yani neyi hatırladığımız çok önemlidir. Neyi unuttuğumuz da...
Tam da bu yüzden, toplumsal bellek modern çağın ganimetlerindendir. Sözü geçen herkes toplumunun belleğine farklı anılar yerleştirir. Bin bir çeşit imgeyle besler hafızalarımızı. Bazı anılar tekrar tekrar gelir önümüze, bazıları silinir. 
Böylece belleklerimiz şekilden şekle girer. Tıpkı özgür olduğuna inandığımız iradelerimiz gibi belleklerimiz de bizim değildir aslında. Kim bilir belki de bir yerlerde hangi toplumun neyi unutup, neyi hatırlayacağının bir listesi vardır mesela. Ya da bir olayı unutacağımız daha o olay olduğu anda bellidir. Belki de sadece unutmamız değil de, toptan göz ardı etmemizdir istenen.
Yoksa içine düştüğümüz bu büyük hafıza kaybı başka türlü açıklanabilir mi?
Ama bütün bu karmaşa içinde hatırlamayı, hatırlatmayı seçenler de vardır. Onlar, tam da o pimi çekilmiş bombayı elinde taşıyan gencecik asker gibi titreyerek taşırlar belleklerini avuçlarında. Taşırlar, çünkü hatırlamak sorumluluktur. Toplumsal belleği korumak modern zamanların dayanışma biçimidir.
İşte bu yüzden ölümünün üzerinden tam 31 yıl geçtikten sonra bile hâlâ sorarız; ‘Bedrettin Cömert’i anımsar mısınız?’ diye...
Peki ya siz?  Siz belleklerine sahip çıkanlardan mısınız?
Siz Bedrettin Cömert’î anımsayanlardan mısınız?

Birgün/ 01.09.2009

İşte bu yüzden ölümünün üzerinden tam 38 yıl geçtikten sonra bile hâlâ sorarız; ‘Bedrettin Cömert’i anımsar mısınız?’ diye...
Peki ya siz?  Siz belleklerine sahip çıkanlardan mısınız?
Siz Bedrettin Cömert’î anımsayanlardan mısınız?

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Net Haber Ajansı Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız